“Ama hep aynı noktaya dönüyorsun. Çocukluğuna. Senin affetmediğin değil, seni hiç affetmeyen çocukluğuna.”
Sokak Nöbetçileri’nin arasına ajan olarak gönderilen Helin Aktan, karşısında bir aile bulmuştur ve o ailenin de bir ferdi olmak üzeredir fakat kendisini bir köprünün ortasında hissetmeye başlamıştır. Köprünün bir tarafında merhameti, sevgisi ve kurtuluşu vardır; diğer tarafında ise geçmişi, korkuları ve gerçek ailesi. O köprünün ortasında durmaya devam ederken sırlar yavaş yavaş açığa çıkmaya başlamış, hiç kimsenin göründüğü gibi olmadığını da fark etmiştir
Tükendi
Gelince Haber Ver“Ama hep aynı noktaya dönüyorsun. Çocukluğuna. Senin affetmediğin değil, seni hiç affetmeyen çocukluğuna.”
Sokak Nöbetçileri’nin arasına ajan olarak gönderilen Helin Aktan, karşısında bir aile bulmuştur ve o ailenin de bir ferdi olmak üzeredir fakat kendisini bir köprünün ortasında hissetmeye başlamıştır. Köprünün bir tarafında merhameti, sevgisi ve kurtuluşu vardır; diğer tarafında ise geçmişi, korkuları ve gerçek ailesi. O köprünün ortasında durmaya devam ederken sırlar yavaş yavaş açığa çıkmaya başlamış, hiç kimsenin göründüğü gibi olmadığını da fark etmiştir. Koza ve Sokak Nöbetçileri’nin arasındaki soğuk savaş sadece Helin’in mağlup olduğu bir savaşa dönüşecektir çünkü bağlılığın yıkıcı hissini de tadacaktır.
Mutlu Sarca, nasıl kıyametlerin içinde olursam olayım hayata
sıkı sıkı bağlanan neşeli tarafımdı.
Işık Sarca, en büyük depremleri yaşadıktan sonra hayattan vazgeçen tarafımdı.
Lâl Sarca, ruhen sırtına kırbaçlar yediği halde yürümeye devam eden hırçın ve yaralı tarafımdı.
Bartu Sarca, daima yalnız kalacağına inanan ve elinde vicdanından başka hiçbir duyguyu barındırmayan kimsesiz tarafımdı.
Yankı Sarca, umudumu ve yolumu bulduğum ama hiçbir zaman aynaya baktığımda olamayacağım, kaybolmuş tarafımdı.
Koza, izlerimle ve çocukluğumla zorla itildiğim karanlık tarafımdı.
Onlar Sokak Nöbetçileri’ydi; hepsinde kendimden bir parça vardı.