*Sağ radikalizmin burada bahsettiğim hilelerini kati bir şekilde belirlemek, her birini sözünü hiç esirgemeden adlandırmak, eksiksiz betimlemek, her birinin içerimlerini iyice tarif etmek ve böylece kitlelere bu hilelere karşı bağışıklık kazandırmak için çaba göstermek gerekir. Çünkü nihayetinde hiç kimse aptalın teki olmak istemez. Ve bütün bunların nihayetinde devasa bir psikolojik istismar tekniği, devasa bir psikolojik kazıklama olduğu da açıkça gösterilmelidir.*
Adorno’nun bu sözleri 1967 yılına ait. *Yeni Sağ Radikalizmin Veçheleri* başlıklı konferans metninden. Bu kitaba, yakından ilgili daha erken bir konferansını, 1954 tarihli *Geçmişin İşlenmesi Ne Demektir?* metnini de ekledik. Bu iki yazısında Adorno savaş sonrası dönem
Tükendi
Gelince Haber Ver*Sağ radikalizmin burada bahsettiğim hilelerini kati bir şekilde belirlemek, her birini sözünü hiç esirgemeden adlandırmak, eksiksiz betimlemek, her birinin içerimlerini iyice tarif etmek ve böylece kitlelere bu hilelere karşı bağışıklık kazandırmak için çaba göstermek gerekir. Çünkü nihayetinde hiç kimse aptalın teki olmak istemez. Ve bütün bunların nihayetinde devasa bir psikolojik istismar tekniği, devasa bir psikolojik kazıklama olduğu da açıkça gösterilmelidir.*
Adorno’nun bu sözleri 1967 yılına ait. *Yeni Sağ Radikalizmin Veçheleri* başlıklı konferans metninden. Bu kitaba, yakından ilgili daha erken bir konferansını, 1954 tarihli *Geçmişin İşlenmesi Ne Demektir?* metnini de ekledik. Bu iki yazısında Adorno savaş sonrası dönemde demokratik ortak temsil ile sermayenin yoğunlaşma eğilimi arasındaki yapısal karşıtlığın devam ettiğini, bu nedenle milliyetçi ve faşist hareketlerin sürdüğünü vurgular, onlardan *kendi kavramsal içeriğinin hakkını bugüne kadar tam anlamıyla verememiş bir demokrasinin yara izleri* olarak söz ederek, radikal sağ propagandanın başvurduğu hileleri ve yenilginin toplumda yol açtığı narsisist incinmenin izlerini ele alır.
Bu hikâyedeki herşey tekinsiz biçimde tanıdıktır. Uzun yıllar önce ve Alman deneyimi üzerine yapılmış bu konuşmaların günümüz için ve sadece Türkiye gibi demokrasi olmayan ülkeler için değil, Avrupa ülkeleri ve ABD için de geçerli olmasında, evet, çok ürkütücü bir yan var — ama diğer yandan bu genellik faşizmin süregiden dünya düzeninin bir ürünü olduğunu da açıkça gösteriyor.