Hainlik hainliği doğurur, şiddet şiddeti...
Yıl 1793. İsveç kralı kısa süre önce suikasta kurban gitmiştir. Kraliyet Fransız Devrimi`nin dalgalarının topluma ulaşmasından korkarken Stockholm dedikodu ve entrikalarla içten içe kaynar.
Bu kaos içinde, bekçi Jean-Michael Cardell çamurlu Fatburen Gölü’nde bir ceset bulur. İki kolu ve iki bacağı kesilmiş ceset tanınmaz haldedir. İnce hastalığın son safhalarındaki polis dedektifi Cecil Winge ile bekçi Cardell bu vahşi cinayeti çözmeye koyulurlar. Araştırmaları ilerledikçe toplumun her sınıfına yayılmış, karanlık sırlar ve sınırsız kötülükten oluşan bir ağın içinde bulurlar kendilerini.
Umberto Eco’nun Gülün Adı romanının açtığı yolda ilerleyen Niklas Natt och Dag, edebiyatla
Tükendi
Gelince Haber VerHainlik hainliği doğurur, şiddet şiddeti...
Yıl 1793. İsveç kralı kısa süre önce suikasta kurban gitmiştir. Kraliyet Fransız Devrimi`nin dalgalarının topluma ulaşmasından korkarken Stockholm dedikodu ve entrikalarla içten içe kaynar.
Bu kaos içinde, bekçi Jean-Michael Cardell çamurlu Fatburen Gölü’nde bir ceset bulur. İki kolu ve iki bacağı kesilmiş ceset tanınmaz haldedir. İnce hastalığın son safhalarındaki polis dedektifi Cecil Winge ile bekçi Cardell bu vahşi cinayeti çözmeye koyulurlar. Araştırmaları ilerledikçe toplumun her sınıfına yayılmış, karanlık sırlar ve sınırsız kötülükten oluşan bir ağın içinde bulurlar kendilerini.
Umberto Eco’nun Gülün Adı romanının açtığı yolda ilerleyen Niklas Natt och Dag, edebiyatla gerilimi buluşturan bir şaheser yaratıyor. Zengin tarihi detaylarla 18. yüzyıl Stockholm’ünün inandırıcı bir portresini çizen roman, müthiş bir okuma tecrübesi vaat ediyor.