Toplumların öyle dönemleri vardır ki aynı dili konuşanlar birbirine sağır olur. Öyle taşralı-şehirli gibi ayrımlardan değil, Türkiye’nin yakın tarihine damgasını vuran çalkantılı günlerden söz ediyoruz.
Gencecik fidanların dünyaya meydan okuduğu ama hoyrat darbelerle kırıldığı dönemler…
Yargıçlık romancının işi değil. 1984 Yılbaşı haklıyı haksızı ayırma, doğrunun yanlışın peşinde koşma iddiası taşımıyor. Romanda, Galatasaray Liseli üç gencin 1960’lardan 80’lere uzanan bireysel hikâyelerine koşut olarak bir ülkenin panoramasıyla karşılaşıyor
Tükendi
Gelince Haber VerToplumların öyle dönemleri vardır ki aynı dili konuşanlar birbirine sağır olur. Öyle taşralı-şehirli gibi ayrımlardan değil, Türkiye’nin yakın tarihine damgasını vuran çalkantılı günlerden söz ediyoruz.
Gencecik fidanların dünyaya meydan okuduğu ama hoyrat darbelerle kırıldığı dönemler…
Yargıçlık romancının işi değil. 1984 Yılbaşı haklıyı haksızı ayırma, doğrunun yanlışın peşinde koşma iddiası taşımıyor. Romanda, Galatasaray Liseli üç gencin 1960’lardan 80’lere uzanan bireysel hikâyelerine koşut olarak bir ülkenin panoramasıyla karşılaşıyorsunuz.
Kahramanların başından geçenleri okurken bireyin toplumdan ne kadar bağımsız olabileceğini kendinize sormadan edemiyorsunuz.
Yazarın satır aralarına ustalıkla serpiştirdiği tarihsel vakalar da romandaki gerçeklik hissini güçlendiriyor.
1984’ün ilk saatlerini fıstıklı çikolata, muz ve kıvrak bir dansla karşılayanların hiç unutamayacağı TRT yılbaşı programı, romandaki düğümlerin çözülmesine sahne oluyor. Neşe Erberk’le dans eden Zeki Müren’in ışıltılı sesi, yine de gidenlere ve gideceklere inat bir iyimserlikle “Gitme Sana Muhtacım” diyor ve kurgu sürpriz bir finale uzanıyor.
1984 Yılbaşı, tadı damağınızda kalacak bir dönem romanı.