1939’da sona eren iç savaşın ardından çoğu aydın İspanya’dan sürülür, halk ise Franco idaresinde, sansür ve baskı ortamı içinde yaşamaya başlar. Tüm bunlara rağmen İspanyol edebiyatı gelişimini sürdürür. Bu gelişimde 1950’lerin genç yazarları büyük rol oynamıştır. “Yüzyıl Ortası Kuşağı” olarak anılan bu yazarlar eserleriyle topluma ışık tutmuş, farklı sınıftan pek çok insanın zorlu yaşam koşullarını romanlarına yansıtmıştır. Bu yıllarda kadın yazarlar da ön plana çıkmış olup, toplumda birçok hakkı elinden alınmış, özgürlüklerini yitirmiş ve dışarıdaki yaşamı
Tükendi
Gelince Haber Ver1939’da sona eren iç savaşın ardından çoğu aydın İspanya’dan sürülür, halk ise Franco idaresinde, sansür ve baskı ortamı içinde yaşamaya başlar. Tüm bunlara rağmen İspanyol edebiyatı gelişimini sürdürür. Bu gelişimde 1950’lerin genç yazarları büyük rol oynamıştır. “Yüzyıl Ortası Kuşağı” olarak anılan bu yazarlar eserleriyle topluma ışık tutmuş, farklı sınıftan pek çok insanın zorlu yaşam koşullarını romanlarına yansıtmıştır. Bu yıllarda kadın yazarlar da ön plana çıkmış olup, toplumda birçok hakkı elinden alınmış, özgürlüklerini yitirmiş ve dışarıdaki yaşamı çoğu kez perdelerin ardından seyreden kadının romandaki sesi olmuştur. Bu çalışmada dönemin önemli kadın yazarlarından Carmen Laforet, Carmen Martín Gaite, Ana María Matute ve Elena Quiroga, kadının eğitim, sosyal yaşam ve iş yaşamı gibi alanlardaki konumunu sorgulayan Nada, Entre visillos, Primera memoria ve Tristura adlı romanları aracılığıyla ve eserlerindeki ortak konular ışığında ele alınmıştır.