“Birinci Dünya Savaşı’nın korkunç yıkımı, emekçi insanlara getirdiği felaketli sonuçlar karşısında ve Rusya’da Sosyalist Devrim yolunda atılan adımlarla bağıntı içinde, “Ya barbarlık içinde çöküş ya sosyalizm!” diyordu Almanya Komünist Partisi’nin kurucularından Alman/Rus/Polonyalı komünist kadın savaşçı Rosa Luxemburg. Burjuvazinin cellatları onu, o bu gerçeği dillendirdikten kısa süre sonra hunharca katlettiler.
Gerçeği savunan insanları katletmekle gerçek katledilmiş olmuyor. Rosa’nın bu gerçeği dillendirmesinin üzerinden yü
Tükendi
Gelince Haber Ver“Birinci Dünya Savaşı’nın korkunç yıkımı, emekçi insanlara getirdiği felaketli sonuçlar karşısında ve Rusya’da Sosyalist Devrim yolunda atılan adımlarla bağıntı içinde, “Ya barbarlık içinde çöküş ya sosyalizm!” diyordu Almanya Komünist Partisi’nin kurucularından Alman/Rus/Polonyalı komünist kadın savaşçı Rosa Luxemburg. Burjuvazinin cellatları onu, o bu gerçeği dillendirdikten kısa süre sonra hunharca katlettiler.
Gerçeği savunan insanları katletmekle gerçek katledilmiş olmuyor. Rosa’nın bu gerçeği dillendirmesinin üzerinden yüz yıldan fazla zaman geçti.
Bu zaman diliminde dünya, Nazi-faşist güçlerinin aslında esas olarak yeryüzündeki tek proleter iktidarı ortadan kaldırmak, dünya hegemonyası kurmak amacıyla başlattıkları İkinci Dünya Savaşı’nı yaşadı. İkinci Dünya Savaşı’nda yaşanan barbarlığın boyutları, Birinci Dünya Savaşı’ndakini onlarca kez aştı. Bugün bütün dünya kapitalizmin/emperyalizmin egemenliği altında. Bu egemenlik aslında barbarlığın egemenliği.
Bu barbarlığın değişik görüntüleri gündelik yaşamımızın parçaları: emperyalist gerici savaşlar; büyük insanlık için sefalet, göç yolları hastalık, açlık; küçücük bir azınlık için arsız – sınırsız bir zenginlik; yaşamın doğal kaynaklarının kurutulması, doğanın azami kâr uğruna mahvedilmesi vb. vb. Kapitalizm/emperyalizm doğayı kendi imalatı “iklim değişikliği” ile mahva ve dünyayı adım adım bir Üçüncü Dünya Savaşı’na sürüklüyor.
Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’nın, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yürüyen yüzlerce vekâlet savaşının barbarlıklarını mumla aratacak bir barbarlığa sürükleniyoruz.
Âdeta “binmişiz bir alamete, gidiyoruz kıyamete” durumu var. Elinizde olan bu kitap bu durumun somut verilerini ve değerlendirmelerini içeriyor.
Bu kitapta ortaya konan görüşler son beş yıldaki siyasi gelişmeler üzerine komünistler arasında yürütülen kolektif tartışmaların ürünüdür.
Sosyalizmin bugün işçi sınıfı ve emekçiler arasında, genelde kapitalist emperyalist dünyadaki barbarlığın gerçek alternatifi olarak görülmediğini biliyorum. Dünyanın sosyalizmden bugün 100 yıl öncesinden daha uzakta olduğunu biliyorum.
Öncelikle işçi sınıfı içinde burjuvazinin ajanları olan revizyonistlerin, sosyalizm adına, yürüttükleri faaliyetlerin, sosyalizmin işçiler-emekçiler arasındaki çekiciliğini yitirmesini sağladığını biliyorum.
Buna rağmen kitabın adına Rosa’nın sözlerini koymamın nedeni var: Onun 100 yılı aşkın süre önce ifade ettiği gerçek hiç değişmedi ve bugün aslında her zamankinden daha güncel.
Dünya, eğer işçi sınıfı önderliğinde devrimler tarafından engellenmezse, barbarlık içinde çöküşe her zamankinden daha yakın. Seçim sizin, seçim hepimizin.
Bu kitap doğru seçim için bir nebze katkıda bulunursa, amacına varmış olacaktır.
Tabii her zamanki gibi: Yazdıklarımız eleştirinize açıktır..”