Gezilerim 1991 yılı Mayıs ayında başlayan gezim, aralıksız tam on yıl sürdü. Bu on yıl içerisinde çok geniş Türk coğrafyasında “Türk Dünyası” adını verdiğimiz bölgede adım atmadığım hiçbir yer kalmadı. Her bölgenin “Türk milliyetçisi” aydınlarını, hizmete hazır gençlerini tanıdım. Konu Türklük olunca, onlarla uzun ve ilginç sohbetlerimiz oldu. Geçmişi, şimdiyi ve geleceği konuştuk. Bu sohbetlerin bende kalmamasını istedim ve tarihe not düşmek için bunlardan hatırladıklarımı yazdım. Yazmamın ilk amacı buydu. İkinci amacım, seksen yılı aşkın Sovyet Rusya içinde kalan ve &
Tükendi
Gelince Haber VerGezilerim 1991 yılı Mayıs ayında başlayan gezim, aralıksız tam on yıl sürdü. Bu on yıl içerisinde çok geniş Türk coğrafyasında “Türk Dünyası” adını verdiğimiz bölgede adım atmadığım hiçbir yer kalmadı. Her bölgenin “Türk milliyetçisi” aydınlarını, hizmete hazır gençlerini tanıdım. Konu Türklük olunca, onlarla uzun ve ilginç sohbetlerimiz oldu. Geçmişi, şimdiyi ve geleceği konuştuk. Bu sohbetlerin bende kalmamasını istedim ve tarihe not düşmek için bunlardan hatırladıklarımı yazdım. Yazmamın ilk amacı buydu. İkinci amacım, seksen yılı aşkın Sovyet Rusya içinde kalan ve özgürlükleri kısıtlanıp Türklükleri unutturulmaya çalışılan soydaşlarımıza Türk olduklarını hatırlatmak ve kendilerinden başka yerlerde yaşayan Türkleri tanıtmak maksadı ile kurulan “Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı”nı ve bu vakfın o bölgelerde yaptığı hizmetleri tanıtmak, vakfın görevlendirdiği öğretmenlerimizi anmak ve vakıf ile birlikte adlarının tarihe kaydolmasını sağlamaktı.
Türk coğrafyasını, gördüğüm gibi, şehirleri, dağları, ovaları ve coğrafi konumları ile anlatarak Türkiye’deki Türk Milliyetçilerinde bir merak uyandırmak, gidip gezmeye onları teşvik etmek için yazdım.
Daha önceki kitabımda SSCB ve sonrasında muhalif olan liderlerden tanıdıklarımı, çalışmaları ve mücadeleleri ile yazmıştım. Şimdi yaşadıklarımı yazacağım diye başladım, fakat gezdiğim yerleri, gördüğüm şehirleri, kasabaları, tanıdığım kişileri anlatmadan kitabın yeterli olmayacağını anladığım için yazdım. Bu yüzden bu kitap özgün bir gezi kitabı, biyografi kitabı ya da özgün bir hikâye veya roman kitabı olmadı. Hepsinden bir şeylerle doldurularak biraz zor bir kitap oldu.
Ne mutlu, Türklük için emek sarf edenlere!
Ne mutlu Türküm diyene!