İnsanların hayatı devamlı olarak bir gelişme, ilerleme ve oluş halindedir. Hukuk,insanlar arasındaki ilişkileri ve toplum hayatını düzenleyen kuralları belirler. Özel ve genel hayatın uyuşmazlıklarını çözümler. İnsanlara işleri, hayatları ve gelecekleri hakkında güven ortamı sağlar. İlk insandan başlayarak var olan aile kavramı da
hukukun kapsamına girmektedir. Toplum dinamiklerinin en önemli öğesi, temel taşı ve bütününü bir arada tutan çekirdek, ailedir. Bu öneminden dolayı ailenin ilkeleri Kur’an ve sünnet tarafından ele alınmış, açıklanmıştır. Asr-ı saadette Hz. Peygamber’in ortaya koyduğu örnek ail
Tükendi
Gelince Haber Verİnsanların hayatı devamlı olarak bir gelişme, ilerleme ve oluş halindedir. Hukuk,insanlar arasındaki ilişkileri ve toplum hayatını düzenleyen kuralları belirler. Özel ve genel hayatın uyuşmazlıklarını çözümler. İnsanlara işleri, hayatları ve gelecekleri hakkında güven ortamı sağlar. İlk insandan başlayarak var olan aile kavramı da
hukukun kapsamına girmektedir. Toplum dinamiklerinin en önemli öğesi, temel taşı ve bütününü bir arada tutan çekirdek, ailedir. Bu öneminden dolayı ailenin ilkeleri Kur’an ve sünnet tarafından ele alınmış, açıklanmıştır. Asr-ı saadette Hz. Peygamber’in ortaya koyduğu örnek aile hayatı da Müslümanlara rehber olmuştur.
Vahyin beşiğinde yetişen Hz. Aişe aile hayatına dair birçok hüküm aktarmıştır. İslam Hukuku, aile konusunda vahiy ve sünnetle belirlenen ilkeleri temel alarak bu konuda müntesiplerine özgün bir perspektif çizmiştir. Tabiatta her şeyin üstlendiği farklı bir görev olduğu gibi erkeğin ve kadının da farklı karakter ve kabiliyetlere sahip olarak hayatın devamı adına üstlendikleri önemli görevleri bulunmaktadır. Sevgi, saygı, meveddet ve ihsan ilkeleriyle hayatlarını birleştiren çiler arasında bir hukukun oluşması için, İslam dini eşlere birtakım sorumluluklar yüklemiş buna
karşılık bazı haklar da sunmuştur. Klasik fıkıh şekillenirken İslam âlimleri tarafından aileye dair şer’i hükümler coğrafi ve sosyo-ekonomik şartlar öngörülerek açıklanmıştır. Ancak sonraki dönemlerde mezhepler arası hükümlerin uygulanabilirliği olgusu ortaya çıkmış ve İslam toplumunda kadifikasyon/kanun/taknin usulü-
ne gidilmiştir. Yargı birliğinin sağlanması için bu zorunlu bir ihtiyaç olmuştur. “Usul esasa mukaddemdir” kuralıyla İslam hukukuna dair usul ve fürû eser çalışmaları başlamıştır. Âlimlerin ilmi olarak ortaya koyduğu hükümler, içtihatlar tedvin döneminden sonra geriden gelen nesillere aktarılmıştır. Aile hukukundaki hükümler de
bu çalışmalardan nasibini almıştır. Çalışmamızda vahyin perspektifinde akıl, sosyal değişim ve geleneği esas alarak pozitif Türk hukukunun aile hakkındaki 4721 sayılı medeni kanunun hükümlerini karşılaştırma yoluna gittik. Yaptığımız çalışmanın amacı toplumda aile kurumuyla ilgili sağlam bir çerçeve çizmek ve sonraki çalışmalara kaynaklık edecek bir perspektif ortaya koymaktır. Nitekim ihtiyaç, ilmi çalışmaları yönlendirmektedir. Deliller bir olsa da her çağın bakış açısı, delilleri değerlendirme olgusu ve ihtiyacı farklı olmaktadır. Aile, kurumunun işlev ve öneminden dolayı böyle bir çalışmayı ortaya koymayı zaruri gördük.