Sanata, sanatçıya ve sanat kurumlarına atfedilmiş olan imtiyazlı konum 20. yüzyılın başından beri demokratik ve eşitlikçi bir ruhla eleştiriliyor. Sanat ile sanat-olmayan arasındaki sınır bulanıklaştı ve sanatçıyla eseri göklerden yere indi. Sanatı artık az sayıda yetenekli insana has bir yaratıcı faaliyet ve yüceleştirici bir paye olarak görmüyoruz: Herkes sanatçı, her şey sanat olabilir.
Ünlü sanat kuramcısı Boris Groys, Akışta adlı kitabında bu 20. yüzyıl macerasının “doğrudan gerçekçilik” dediği tavra yol açtığını söylüyor: Nesneler değil, pratikler üretmek. Bu zamana direnmeye çalışmayan, şimdinin akışın
Tükendi
Gelince Haber VerSanata, sanatçıya ve sanat kurumlarına atfedilmiş olan imtiyazlı konum 20. yüzyılın başından beri demokratik ve eşitlikçi bir ruhla eleştiriliyor. Sanat ile sanat-olmayan arasındaki sınır bulanıklaştı ve sanatçıyla eseri göklerden yere indi. Sanatı artık az sayıda yetenekli insana has bir yaratıcı faaliyet ve yüceleştirici bir paye olarak görmüyoruz: Herkes sanatçı, her şey sanat olabilir.
Ünlü sanat kuramcısı Boris Groys, Akışta adlı kitabında bu 20. yüzyıl macerasının “doğrudan gerçekçilik” dediği tavra yol açtığını söylüyor: Nesneler değil, pratikler üretmek. Bu zamana direnmeye çalışmayan, şimdinin akışına kapılıp gitmeye razı yeni sanat, nesneleri muhafaza ederek zamanı dondurma ilkesine bağlı müze kurumuyla açıkça çelişiyor. Müzelerse yok olmak, hatta azalmak şöyle dursun, daha da güçlü ve yaygın bir şekilde sanat dünyasındaki egemenliğini sürdürüyor.
Groys bu çelişkiyi ve yarattığı gerilimleri, Rus avangardından kavramsal sanata, İlya Kabakov’un enstalasyonlarından Google ve WikiLeaks gibi günümüzün tartışılması gereken taze fenomenlerine kadar birçok konuya uğrayarak ele alıyor.
Boris Groys, Karlsruhe’deki Sanat ve Medya Teknolojisi Merkezi’nde Estetik, Sanat Tarihi ve Medya Kuramı profesörü ve 2005’ten bu yana NYU Sanat ve Bilim Fakültesi’nde ordinaryüs profesör.