Öfke, garaz, nefret, kıskançlık gibi duyguları herkes kendince ifade edebilir, her birinin ifadesi de kendince bir üstünlük taşır; ama aşk bunlara benzemez: aşkı ancak pek az insan, ona yaraşır bir içtenlik, saflık, tutku, yalınlık ve şiirsellikle resmeder. Bu yüzden, Al Yelkenler’e bir tanıtım yazmak çok güç; zira ne yazarsam yazayım, onun nakış nakış işlediği, ama nüansları ancak bu bütün tablonun içinde anlam kazanan ruhunu yansıtamam.
Bir çeşit masaldır bu; ama kahramanlarının doğaüstü yetilere mazhar olduğu türden bir masal değil. Hepsi sıradan insanlar; bizden, çocukluğumuzdan, gençliğimizden bir pa
Tükendi
Gelince Haber VerÖfke, garaz, nefret, kıskançlık gibi duyguları herkes kendince ifade edebilir, her birinin ifadesi de kendince bir üstünlük taşır; ama aşk bunlara benzemez: aşkı ancak pek az insan, ona yaraşır bir içtenlik, saflık, tutku, yalınlık ve şiirsellikle resmeder. Bu yüzden, Al Yelkenler’e bir tanıtım yazmak çok güç; zira ne yazarsam yazayım, onun nakış nakış işlediği, ama nüansları ancak bu bütün tablonun içinde anlam kazanan ruhunu yansıtamam.
Bir çeşit masaldır bu; ama kahramanlarının doğaüstü yetilere mazhar olduğu türden bir masal değil. Hepsi sıradan insanlar; bizden, çocukluğumuzdan, gençliğimizden bir parça taşırlar, yani hiç de masalsı değiller.
Diyeceğim, hangimiz bir su birikintisinde minik bir tekne yüzdürmedik, resimli bir kitabın sayfalarında rastladığımız tabloya bakıp hayallere dalmadık, müziğin neşeli tınılarıyla coşkun ruhumuzun zincirlerini koparıp atmadık? Ama gene de bir masal bu: çünkü ana fikri, bütün masallara içkin olanla aynı:
“Bir dilek tut...” HY