Aliya ve Arkadaşları bir yol haritası ve gelecek tasavvuru çizerek; mücadelenin, istikrarın ve ciddiyetin sembolü olmuşlardır. Belli ki mücadeleye başladıkları ilk andan itibaren, varmaları gereken bir hedefleri ve bu hedefe doğru çizdikleri bir yol haritası vardı. Gelecek tasavvurları, sagˆlıklı ve ilkeli bir yol haritası ile birleştirildiğinde bereketlenmiş¸, “Avrupa’nın ortasında bir Kudüs” olarak, Avrupa’nın sınırlarını da c¸izivermis¸ti.
I·s¸te bu mücadelede, neredeyse başka bir beşerî metinde kolayca göremeyeceğimiz bir olgunlukta, “Müslüman Toplumun Gelecek Tasavvuru”
Tükendi
Gelince Haber VerAliya ve Arkadaşları bir yol haritası ve gelecek tasavvuru çizerek; mücadelenin, istikrarın ve ciddiyetin sembolü olmuşlardır. Belli ki mücadeleye başladıkları ilk andan itibaren, varmaları gereken bir hedefleri ve bu hedefe doğru çizdikleri bir yol haritası vardı. Gelecek tasavvurları, sağlıklı ve ilkeli bir yol haritası ile birleştirildiğinde bereketlenmiş̧, “Avrupa’nın ortasında bir Kudüs” olarak, Avrupa’nın sınırlarını da çizivermişti.
İşte bu mücadelede, neredeyse başka bir beşerî metinde kolayca göremeyeceğimiz bir olgunlukta, “Müslüman Toplumun Gelecek Tasavvuru” ile karşı karşıyayız. Bu yüzden Aliya ve Arkadaşları’na, onların mücadelelerine hürmeten kitabın isminde “gelecek tasavvurları”na ve “yol haritaları”na atıf yaptık. Nasıl yapmazdık ki? Merhum Akif Emre’nin “Takdim” yazısında da değindiği gibi, İslam Beyannamesi ve içinde Müslüman toplumlara teklif ettiği gelecek tasavvuru, Aliya ve Arkadaşları’nın on yıllarca mahkûmiyetlerine neden olan Saraybosna Davası, İslam Beyannamesi’ni mahkûm etmek üzere kurulmuştu. İşte bu gelecek tasavvuru, Aliya ve Arkadaşları’nın yol haritasında dokunmuştu. İstedim ki, geleceğe umutla bakmak ve yürümek isteyenlerimiz bu yolu ve gelecek tasavvurunu izleyip, kendilerine bir yol haritası ve gelecek tasavvuru belirlesinler. Bu da, ancak eleştirel bir tarzda olabilirdi. Malumunuz üzere Aliya, “yetkim olsa, okullara ’eleştiri dersi’ koyardım” diyordu.