Cumhuriyet Türkiye’sinde; Türk siyasi tarihine damgasını vuran liderler oldukça fazladır: kimisi yaşadığı dönemle hatırlanır, kimisi yaptığı işler ve verdiği eserlerle anılır. Ancak Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü/Paşa/’yı istisna kabul edersek, hakkında yazılan makaleler, günlük yazılar/fıkralar/, kitaplar ve akademik çalışmalar bakımından en fazla eser verilen kişi; sanıyorum Alparslan Türkeş’tir.
19 Kasım 1960 günü *Şan ve şerefle sürgüne gider gibi* Devlet Müşaviri olarak Yeni Delhi’ye/Hindistan/ giderken kendi kendine *Aksiyon… aksiyon… aksiyon…* diyen Türkeş’in hayatı hep aksiyon içinde geçti: genç bir subayken Türkçülüğün aksiyoneriydi… 27 Mayıs İhtilalinin önde giden aksiyoneri… Ha keza 13 Kasım 1960’da Ondörtler’in ak
Tükendi
Gelince Haber VerCumhuriyet Türkiye’sinde; Türk siyasi tarihine damgasını vuran liderler oldukça fazladır: kimisi yaşadığı dönemle hatırlanır, kimisi yaptığı işler ve verdiği eserlerle anılır. Ancak Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü/Paşa/’yı istisna kabul edersek, hakkında yazılan makaleler, günlük yazılar/fıkralar/, kitaplar ve akademik çalışmalar bakımından en fazla eser verilen kişi; sanıyorum Alparslan Türkeş’tir.
19 Kasım 1960 günü *Şan ve şerefle sürgüne gider gibi* Devlet Müşaviri olarak Yeni Delhi’ye/Hindistan/ giderken kendi kendine *Aksiyon… aksiyon… aksiyon…* diyen Türkeş’in hayatı hep aksiyon içinde geçti: genç bir subayken Türkçülüğün aksiyoneriydi… 27 Mayıs İhtilalinin önde giden aksiyoneri… Ha keza 13 Kasım 1960’da Ondörtler’in aksiyoneriydi. 1966 yılında Türk Milliyetçiliğini siyasi aksiyon haline getiren de oydu.
Hayatı boyunca da arkadaşları kenarda dururken, bazıları korkarak kendini terk etmişken bile, tek başına aksiyon adamı olmayı hiç bırakmadığı gibi, yanındaki bir avuç inanmış insanla adeta o günlerin Kürşat’ıydı.
Ülküsü; Türk’e hizmet etmek! Son bağımsız Türk devletini *Çağlar üstünden atlatarak muasır medeniyet seviyesine yükseltmek*ti. Arkasından kendisini takip eden, milyonlarca genç ile bu uğurda çok şeyler yaptı.
İşte elinizdeki bu kitap; Oğuzhan Cengiz’in, *Başbuğunun* anlatıldığı bir kitap.
Kitabın yazarı Oğuzhan Cengiz kimdir derseniz; kısaca anlatayım: Başbuğunun/ Alparslan Türkeş’in fikren yetiştirdiği yüzbinlerce gençlerden birisi…Ülkücü denilen, soylu ve çileli bir genç¸ tıpkı diğer ülkücüler gibi. Gençliğine dal budak saldığı yıllarını *Yusufiye* denilen parmaklıklar arasında geçiriyor. Çektiği çileye ve gördüğü işkencelere rağmen, bir gün, ne dâvasından ne de liderinden bir adım bile uzaklaşmadı. Dört duvar arasındaki günlerinde yan gelip yatma yerine, kültür alt yapısını geliştirmek için okudu! Okudu… Okuduklarından; kritik yapmayı öğrendi ve yazdığı yirmiyi aşkın kitabında derin felsefi satırları, sosyolojik değerlendirmeleri, tarihin yorumlanmasını bulmak sizi şaşırtmasın. Kitap yayıncısı olduğu gibi aynı zamanda kalemi güçlü ve akıcı bir yazar. Yanık Kale ve Kapı Altı adlı kitaplarında da gençlerin işkence ve zulümlerle imtihan edildiği 12 Eylül yıllarını anlatmıştı.
Türkeş hakkında çok kitap yazıldı, akademik çalışmalar yapıldı, tezler hazırlandı; herkes bir şeyler anlatarak Türkeş’i tanımayanlara, az tanıyanlara veya onu haksız yere suçlayanlara tanıtmaya çalıştılar…
1994 yılında bir MHP Merkez Yürütme Kurulu toplantısında şunu teklif etmiştim: *Başbuğum, sizin ile ilgili, Ülkücüyüm, MHP’liyim diyenlerde hâtıralarınız vardır: sizin yazdığınız veya onlardan size gelen mektuplarla birlikte bu hâtıralar için bir çağrı yapalım; elinde bunları saklamış olanlardan, hatıralarını yazmalarını isteyelim. Bir heyet bunları tasnif edip size sunduktan sonra; bir heyet halinde çalışacak arkadaşımız tarafından, bunlar kitap haline getirilsin!* teklifime çok memnun olmuştu ama bir türlü yapılamadı.
Oğuzhan Cengiz ise 528 sayfa hacminde ve bir başyapıt niteliğinde olan kitabında rahmetli Alparslan Türkeş’i akıcı bir üslupla anlatmış: Türkeş’in hayatındaki birçok olayları, fikirlerini ve konuşmalarını bu kitapta buluyoruz.,
Titizlikle hazırlanan bu kitap mutlaka okunmalı. Çünkü Alparslan Türkeş; salt Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde değil, Orta Asya Türk Devletleri, Azerbaycan, Irak ve Suriye’deki Türkmenler, Kafkasya, Kırım, Romanya Bulgaristan, Balkan devletleri, Batı Trakya, Ege adalarındaki Türkler tarafından da çok sevildi, Başbuğ olarak kabul edildi ve düşünceleri revaç bulmuştu.
Başucu kitabı olmaya lâyık bir kitap! Mutlaka, okumak elzemdir.
Erol Maraşlı