Kafası karışık genç, hocanın kapısında bekler. Bir türlü içeriye giremez, zira cesareti yoktur. Fakat uzun zamandır, özellikle üniversite yıllarında birikmiş sorular onu içten içe kemirir.
Sonunda cesaret edip hocanın kapısını tıklar. Hoca onu buyur eder her şey o zaman başlar:
“Bir yaratıcı olmak zorunda mı? Öyleyse bu illa ‘Allah’ mı olmak zorundadır?”, “İman nedir ve neden kolay bir şekilde ulaşabileceğimiz bir şey değildir?”, “Din mantıklıysa bazı dehaların bundan gafil kalmasını nasıl açıklayabiliriz?”
Bu ve bunun gibi nicesine cevap bulmak
Tükendi
Gelince Haber VerKafası karışık genç, hocanın kapısında bekler. Bir türlü içeriye giremez, zira cesareti yoktur. Fakat uzun zamandır, özellikle üniversite yıllarında birikmiş sorular onu içten içe kemirir.
Sonunda cesaret edip hocanın kapısını tıklar. Hoca onu buyur eder her şey o zaman başlar:
“Bir yaratıcı olmak zorunda mı? Öyleyse bu illa ‘Allah’ mı olmak zorundadır?”, “İman nedir ve neden kolay bir şekilde ulaşabileceğimiz bir şey değildir?”, “Din mantıklıysa bazı dehaların bundan gafil kalmasını nasıl açıklayabiliriz?”
Bu ve bunun gibi nicesine cevap bulmak için altı gün sürecek olan bir yolculuğa çıkar.
“Her şeyin bir usulü ve edebi vardır.” derler. Peki ya bu yolculukta? İzlenmesi gereken doğru adımlar neydi? Kime ve nasıl sormalıydı?
***
Oldukça edebî bir üslupla kaleme alınmış bu kitabın akla olduğu kadar gönle de hitap eden bir tarafı vardır.
Yolculuğumuza kaltılmak ister misiniz?
Buyurunuz efendim...