Birinci ve İkinci Dünya savaşlarına dahli ile uluslararası siyaset sahasının en önemli aktörlerinden biri hâline dönüşen ABD, yirminci yüzyılın ilk çeyreğinden bu yana küresel politikaların merkez üssü olma iddiasını devam ettirmektedir.
ABD dış politikasının oluşum süreçlerini ele alan çalışmalar içerisinde başkan, ordu, istihbarat unsurları, etnik/dinî lobiler ve medya gibi birtakım dinamikler kadar ABD ekonomisinin itici gücünü oluşturan finans ve sermaye çevreleri ve kimi düşünce kuruluşları da yakın mercek altına alınmaya başlanmıştır. ABD’nin
Tükendi
Gelince Haber VerBirinci ve İkinci Dünya savaşlarına dahli ile uluslararası siyaset sahasının en önemli aktörlerinden biri hâline dönüşen ABD, yirminci yüzyılın ilk çeyreğinden bu yana küresel politikaların merkez üssü olma iddiasını devam ettirmektedir.
ABD dış politikasının oluşum süreçlerini ele alan çalışmalar içerisinde başkan, ordu, istihbarat unsurları, etnik/dinî lobiler ve medya gibi birtakım dinamikler kadar ABD ekonomisinin itici gücünü oluşturan finans ve sermaye çevreleri ve kimi düşünce kuruluşları da yakın mercek altına alınmaya başlanmıştır. ABD’nin tüm dünyada milyonlarca insanın yaşamına yıkıcı bir şekilde dokunan küresel nizam arayışlarının arkasındaki beyin takımının, -Trifkoviç’in deyimiyle “think tankçi nomenklatura”nın- ABD dış politikasında kapladığı alanı ele alan çalışmaların Türkçe literatürdeki yetersizliği ise bu çalışmanın önemini ortaya koymaktadır.
Amerikan Dış Politikasının Gölge Akılları; ABD dış politikasının tarihsel gelişimini, ‘finans-kapitalizminin’ Batı medeniyeti içerisindeki yükselişi ve Amerikan dış politikasının kurmay kadrolarını içlerinden çıkaran ‘think tankler’ ile kurduğu ilişki üzerinden, inter-disipliner bir yaklaşımla ele almaktadır.
Düşünce kuruluşu olgusunun ortaya çıkmasına ön açan tarihsel konjonktürü ve süreç içerisindeki hızlı gelişimini Yakın Çağ Avrupa’sının kaotik siyasi atmosferinden itibaren irdeleyen bu eser, tarihe Wallersteincı bir anlayış ile yaklaşarak 20. yüzyıl ABD’sinin ekonomi, siyaset ve sivil toplum alanları arasındaki emperyal çıkar ilişkilerini bilimsel veriler üzerinden okuyucuya sunmayı amaçlamaktadır.
Marksist literatürün son dönemki ‘küresel emperyalizm’ tanımlamalarına yeni bir pencere açan eser; finans kapitalci grupların işe koştukları think tankçi uzmanlar ve politik yaşamının merkezine oturdukları ABD üzerinden kurgulanan dünya düzeninin genel bir çerçevesini çizerken, ayrıca bu arayışın bölgesel yansımalarına ve düşünce kuruluşu alanının geldiği son noktaya ilişkin de en güncel verileri sunmaktadır.