“Demek ki, yaklaşık iki bin sayfalık kadın dergilerinde üç tane siyah kadın var; üçü de melez ya da hangi ırktan oldukları belirsiz; yani Kızılderili ya da Porto Rico’lu falan da olabilirler. Bir tanesi bile koyu tenli değil. Bir tanesi bile bana benzemiyor; yani bu dergilerden makyaj tüyoları alamam. Bak, şu yazı renk vermek için yanaklarınızı çimdikleyin diyor, çünkü tüm okurlarının çimdiklendiğinde pembeleşen yanakları olduğunu varsayıyor. Bu yazı herkese uygun saç ürünlerinden söz ediyor; herkesle sarışın, kumral ve kızıl saçlıları kastediyor. Ben hiçbiri değilim.”
Tükendi
Gelince Haber Ver“Demek ki, yaklaşık iki bin sayfalık kadın dergilerinde üç tane siyah kadın var; üçü de melez ya da hangi ırktan oldukları belirsiz; yani Kızılderili ya da Porto Rico’lu falan da olabilirler. Bir tanesi bile koyu tenli değil. Bir tanesi bile bana benzemiyor; yani bu dergilerden makyaj tüyoları alamam. Bak, şu yazı renk vermek için yanaklarınızı çimdikleyin diyor, çünkü tüm okurlarının çimdiklendiğinde pembeleşen yanakları olduğunu varsayıyor. Bu yazı herkese uygun saç ürünlerinden söz ediyor; herkesle sarışın, kumral ve kızıl saçlıları kastediyor. Ben hiçbiri değilim.”
Ifemelu, iç savaşın hüküm sürdüğü Nijerya’da bir Igbo; üniversite eğitimi için gittiği Amerika’da bir siyah; Afro-Amerikalılara göre bir Afrikalı; yıllar sonra dönüş yolunu tuttuğu ülkesinde ise bir Amerikana, yani Amerikanlaşmış bir siyah… “Zenci kıvırcığı” saçlarını kimyasallarla düzleştirmeden, tenini renk açıcılarla en azından melez olduğunu düşündürtecek kadar açmadan var olmanın yollarını bulmaya çalışan; geleneğin, milliyetçiliğin, ırkçılığın ve endüstrileşmiş güzellik anlayışının dayatmalarından kurtulmaya çalışan bir kadın. Bloğunda yazılar yazıyor ve yaşadığı her aşk onu ilk aşkına götürüyor. İlk aşk ve anayurt, zamanın tozuna bürünmüş biçimde, orada öylece bekliyorlar; Amerikana’dan bir şans daha istercesine.
Chimamanda Ngozi Adichie’dan, ırklar, kültürler, sınıflar, önyargılar, kadınlık-erkeklik ve aşk üzerine olağanüstü bir roman.