Osmanlı Meclisinin Ermeni mebuslarından Vahan Papazyan’ın ‘Anılarım’ı aslında 3 cilttir. İlki 1950, ikincisi 1952’de basılmış; sonuncusuysa 1957’de tamamlanmıştı. Biz, 2. ciltten başladık yayımlamaya. Çünkü bu cilt, tarihimizin önemli bir bölümünü oluşturan Sultan II. Abdülhamit’in istibdat rejimini, 31 Mart Olayını, Adana Katliamı’nı, II. Meşrutiyet dönemini, 1878 Berlin Antlaşması gereğince 1913’de Vilayat-ı Sitte’de geniş çaplı reformlar yapılması için gündeme gelen, ancak bir süre sonra savsaklama oyununa dönüşen Ermeni Islahat Projesi’ni, Hamidiye Alaylarının z
Tükendi
Gelince Haber VerOsmanlı Meclisinin Ermeni mebuslarından Vahan Papazyan’ın ‘Anılarım’ı aslında 3 cilttir. İlki 1950, ikincisi 1952’de basılmış; sonuncusuysa 1957’de tamamlanmıştı. Biz, 2. ciltten başladık yayımlamaya. Çünkü bu cilt, tarihimizin önemli bir bölümünü oluşturan Sultan II. Abdülhamit’in istibdat rejimini, 31 Mart Olayını, Adana Katliamı’nı, II. Meşrutiyet dönemini, 1878 Berlin Antlaşması gereğince 1913’de Vilayat-ı Sitte’de geniş çaplı reformlar yapılması için gündeme gelen, ancak bir süre sonra savsaklama oyununa dönüşen Ermeni Islahat Projesi’ni, Hamidiye Alaylarının zulmünü, Van Direnişi’ni ve I. Dünya Savaşı ve 1907-1912 yıllarında siyasi ittifak içerisindeki İttihat-Terakki ile Taşnaksutyun arasındaki ilişkilerin bozulmasıyla yaşanan 1915 Büyük Felaket’i arasındaki süreci içeriyordu. Dolayısıyla tarihimizin öteki bölümünün, içimizdeki öteki tarafından ayrıntılı bir anlatısıydı. Yıllar önce Hrant Dink, Papazyan’ın bu yapıtını yayımlamayı planladığını fısıldamıştı kulağımıza. Ancak yaşamı herkesin gözü önünde ve herkesin bilgisi dâhilinde sonlandırıldığından gerçekleşemedi bu. Biz, biraz geç oldu ama katlinin 17. yıldönümünde biraz da onun vasiyeti sayıyoruz kitabımızı. Sonuç olarak, ölümün elinden kıl payı kurtulmuş Papazyan’ın, 20. yüzyıl başında dünyayı yerle bir eden savaşın da etkisiyle bir imparatorluğun giderek enkaza dönüşmekte olduğu ve Anadolu Ermenilerinin de 2500 yıldır yaşadıkları topraklardan şiddet yoluyla silindiği sancılı sürece ilişkin tanıklığını sunuyoruz. Bu tanıklık, Anadolu’nun aslında neleri, nasıl yitirdiğini de gözler önüne seriyor. Attila Tuygan