Bir İngiliz tarafından Hindistan’ın Surat şehrinden alınıp 1750’den bir süre önce Fransa’ya getirilen Avesta’dan dönemin bilim adamları pek haberdar değildi. Batılı aydınlar, zaten Avesta’nın varlığından ancak MÖ yaşamış bazı Yunanlı filozofların anlatımlarıyla haberdardırlar. Avesta’nın halen yaşıyor olduğundan ise, bihaberdirler. Avesta’yı kutsal kitapları olarak kabul eden Zerdüştiler ise; kendi içine kapanık, dış dünya ile bağlarını sınırlı tutan, küçük bir topluluk olarak varlıklarını sürdürmeye çalışıyorlardı. Avesta, Avrupa’ya sessiz sedasız bir giriş yapmıştı ve uzun bir dönem Fr
Tükendi
Gelince Haber VerBir İngiliz tarafından Hindistan’ın Surat şehrinden alınıp 1750’den bir süre önce Fransa’ya getirilen Avesta’dan dönemin bilim adamları pek haberdar değildi. Batılı aydınlar, zaten Avesta’nın varlığından ancak MÖ yaşamış bazı Yunanlı filozofların anlatımlarıyla haberdardırlar. Avesta’nın halen yaşıyor olduğundan ise, bihaberdirler. Avesta’yı kutsal kitapları olarak kabul eden Zerdüştiler ise; kendi içine kapanık, dış dünya ile bağlarını sınırlı tutan, küçük bir topluluk olarak varlıklarını sürdürmeye çalışıyorlardı. Avesta, Avrupa’ya sessiz sedasız bir giriş yapmıştı ve uzun bir dönem Fransa’nın Bodleran Kütüphanesi’nin duvarına, demirden bir zincirle asılı bırakıldı. Zincirle duvara asılı bırakılan kitabın, geçmişten geleceğe ışıklı bir yolun öncüsü olduğunu ise uzun süre kimse anlayamadı.
Antik Köleci Çağ’dan klasik köleci çağa geçişten en belirgin etken Zerdüşt öğretisinin ilkeleridir. İdeolojik bir devrim niteliğini taşıyan yapısı ile dinsel oluşumlardan felsefi yapılara doğru bir değişimi ifade etmektedir. Bu yönüyle düşünsel olmak, felsefi içeriği belirginlik kazanmakla beraber, dinsel bir anlatımı kullanması, din ve felsefe arasında ara bir süreci yansıttığını göstermektedir. Bu insanlık tarihine kattığı önemli katkılardan biridir. Bunun yanı sıra, toplumun şekillenişinde antik köleci çağı, insanlıktan uzaklaştıran değer yargılarına karşılık bireyden başlamak üzere toplumun tümüyle değiştirilmesini hedefleyen ahlaki bir devrim niteliğini de taşımaktadır. Zerdüşt öğretisinin kurmaya çalıştığı insan ve toplum modeli bilinçli, iradeli, çevre ve doğayla özdeşlemiş, diyalektik esaslar çerçevesinde sürekli bir çelişki ve çatışma ekseninde değişime, dolayısıyla gelişmeye olan inanç yapısı ile günümüz çağsal ihtiyaçlarına da cevap olabilecek özellikleri taşımaktadır. Zerdüşt’ün yaşadığı dönemde kendi döneminin koşullarını fazlasıyla aşan öğretisi ile günümüze daha fazla uyarlayabilecek bir niteliğe sahiptir. Bu anlamıyla Zerdüşt öğretisi çağlar ötesinden günümüzü aydınlatabilen Işıklı Bir Yol’dur.