Yerlerin ve göklerin sahibi Allah’ın adıyla. Salat ve selam O’nun kulu ve elçisi Hz. Muhammed’in üzerine olsun. Bilindiği üzere Arapça dil bilgisi genel olarak iki temel kısımda ele alınır. Bu kısımlar Sarf(Morfoloji) ve Nahiv (Sentaks) olarak adlandırılır. Sarf ilmi, kelime odaklı,nahiv ilmi ise cümle odaklı dil bilgisi konularının içerir. İmam-Hatip Liseleri ve İlahiyat Fakülteleri’nde yürütülen Arapça dil öğretimi de bu ayrım esasınca sürdürülmektedir.
Sarf alanında kapsayıcı bilgiler ve kolaylaştırıcı bir yönteme sahip olarak hazırlanan Sarf-1 isimli bu kitabımız, iki kitaplık sarf serisinin ilk kitabıdır. Bu s
Tükendi
Gelince Haber VerYerlerin ve göklerin sahibi Allah’ın adıyla. Salat ve selam O’nun kulu ve elçisi Hz. Muhammed’in üzerine olsun. Bilindiği üzere Arapça dil bilgisi genel olarak iki temel kısımda ele alınır. Bu kısımlar Sarf(Morfoloji) ve Nahiv (Sentaks) olarak adlandırılır. Sarf ilmi, kelime odaklı,nahiv ilmi ise cümle odaklı dil bilgisi konularının içerir. İmam-Hatip Liseleri ve İlahiyat Fakülteleri’nde yürütülen Arapça dil öğretimi de bu ayrım esasınca sürdürülmektedir.
Sarf alanında kapsayıcı bilgiler ve kolaylaştırıcı bir yönteme sahip olarak hazırlanan Sarf-1 isimli bu kitabımız, iki kitaplık sarf serisinin ilk kitabıdır. Bu seri hazırlanırken, klasik ve modern Arapça dil öğretim yöntemlerinin birlikte kullanılması başlıca hedefimiz olmuştur. Klasikten kastımız, Osmanlı ve öncesi dönemden günümüze intikal etmiş dini ve kültürel mirasımızdır. Modernden kastımız ise son dönemde geliştirilen dil öğretim teknikleri kapsamında oluşan çağdaş Arapça öğretim külliyatıdır. Tavırlı bir yaklaşımla bu iki kıymetli hazinenin herhangi birinden vazgeçmenin gereksiz ve hatalı olacağı kanaatindeyiz.
Bunun yerine her iki kıymetli yöntemin ve bu yöntemler eşliğinde oluşan eserlerin meczedilmesi yoluyla verimli ve pratik fayda doğuran bir bakış açısının oluşturulması çabası çok daha anlamlı olacaktır. Zira kültürel mirasımızı yok saymamız mümkün olmadığı gibi, günümüz modern toplumlarının güncel durumlarının göz ardı edilmesi de yaşadığı devirden kopuk bir dil öğretimi çabasına sebep olacaktır. Bu yüzden kanaatimizce yapılması gereken dil öğretimi alanında klasik dönemden devraldığımız külliyatı ve yöntemi revize etmek, metodolojisine gerekli görülen değişimleri uygulamak ve bu sayede adeta öz kültürümüz üzerinden yeniden doğmaya çalışmaktır.
Bu çalışma yalnızca İmam-Hatip Liseleri ve İlahiyat Fakülteleri’nin değil, bu tür çalışmalar üzerine odaklanan tüm resmi ve özel kurum ve kuruluşlarının da ihtiyacına cevap verebileceği kanaatindeyiz. Çalışmak bizden, Tevfik Allah (c.c.)’tandır ilkesi ile hareket ederek yolumuzda yürümeye gayret etmekteyiz.