Yüzyıllar, yıllarını devirirken Anadolu’da farklı dillerde ortak bir türküyü mırıldanan insan sesleri yerini yanık ve cılız bir ezgiye bıraktı. İç içe geçmiş desenlerin en iyi buluştuğu bir kadın eli gibi içe içe geçmiş halkların buluştuğu en iyi mekândı Anadolu. Binlercesini ağırladı topraklarında; Melek Tavus’un çocukları Yezidiler, "esmer tenli" Çingeneler, "ateşle semaha duran" Aleviler ve dengbejlerin onurlu aşiretleri son renklerindir Anadolu.Şimdi acıklı bir tarihin di’li geçmiş zamanında aynı türküyü mırıldanan halkların seslerini yitirdiği öksüz bir coğrafya. Seslerin nerede Anadolu? Renklerin, desenlerin, artakalanların nerede? "Artakalanlar", dört genç bilim insanının H.Ü. Antropoloji Bölümüne sundukları dört yüksek lisans tezinden üretildi. Yazarların her biri, Anadolu’nun bir zenginliğine, kültürel çeşitliliği oluşturan unsurlardan birine eğiliyor çalışmasında. Üstelik hepsi bunu herhangi bir "ötekileştirme", "özselleştirme" ya da "yüceltme" tuzağına düşmeden, empatiyi dışlamayan bir nesnellik, özdeşleşimden kaçınan bir sevecenlikle yapıyor.Birlikte yaşamanın önkoşulu, birbirini anlamak ise eğer, bu yapıtın bu ülkenin fazlasıyla ihtiyaç duyduğu kardeşleşme kültürünün biçimlenişine katkıda bulunacağına inanıyoruz.