Kendisini “Mustafa Kemal’in Askeri” şeklinde niteleyen, Türklüğe ve Türk Dünyasına karşı sevgisi sınırsız olan böyle bir kişi Türk milletinin içinden ancak yüz yılda bir çıkar. Tarif etmeye çalıştığımız bu insan malûm olduğu üzere Ebulfez Elçibey’dir. Ama ne yazık ki bu büyük adamı milletçe sahiplenemedik.
Yaklaşık 1300 sene önce Türk milletinin başına gelen felaketler hususunda Kök Türk Yazıtlarında şunlar kayıtlı: “Tanrı şöyle demiş: Han verdim, hanını bırakıp boyun eğdin. Bunun için Tanrı öldürmüştür. Türk milleti öld&uum
Tükendi
Gelince Haber VerKendisini “Mustafa Kemal’in Askeri” şeklinde niteleyen, Türklüğe ve Türk Dünyasına karşı sevgisi sınırsız olan böyle bir kişi Türk milletinin içinden ancak yüz yılda bir çıkar. Tarif etmeye çalıştığımız bu insan malûm olduğu üzere Ebulfez Elçibey’dir. Ama ne yazık ki bu büyük adamı milletçe sahiplenemedik.
Yaklaşık 1300 sene önce Türk milletinin başına gelen felaketler hususunda Kök Türk Yazıtlarında şunlar kayıtlı: “Tanrı şöyle demiş: Han verdim, hanını bırakıp boyun eğdin. Bunun için Tanrı öldürmüştür. Türk milleti öldü, mahvoldu, yok oldu”. Kısacası insanlar arasında birlik ve beraberlik bulunmadığı, töreden ayrılındığı, idarecilerin düşüncesizliği ve milletin kendi değerlerine sahip çıkmaması yüzünden Tanrı Türkleri cezalandırmıştır. Dolayısıyla bugün başımızda dolanan belaların sebebi nedir diye, söylenmeyelim. Nihal Atsız bir yazısında şöyle diyor: “Kişileri layık olmadıkları yere getiren devlet batar”. Anlayan için bu cümlede derin bir mana vardır.
Öyle bir hale geldik ki, bırakın üç-beş yıl sonrasını düşünmeyi, günü birlik politikalar ve sıradan nutuklarla zamanı geçirmekteyiz. Biz kimiz, nereden gelip, nereye gidiyoruz, bunun farkında değiliz. Türk’ün yaradılış gayesini unutup, sadece karnımızı doyurmanın peşinde koşturuyoruz.