“İnsan neyse odur. Özgürlük her zaman için yalnızca gelecekte mevcuttur. Geçmişte bulunamaz. Hiç kimse başka bir geçmiş seçemez kendine. Önemli olan tek şey rüyadan uyanmaktır. Yine de özgürlüğün peşinden koşarız, elimizden başka türlüsü gelmez ama özgürlük bir serap gibi hep bizden bir adım önde gider, hep bir sonraki anda, hep gelecektedir…”
Bir aynayı gösteren bir ayna düşünün, aslında yansıtılan hangisidir? İşte asıl soru bu. İki okur aynı kitabı okusa da aslında okudukları kitap aynı değildir; ikisi de okuduklarına kendi düşünce ve tecrübelerini kata
Tükendi
Gelince Haber Ver“İnsan neyse odur. Özgürlük her zaman için yalnızca gelecekte mevcuttur. Geçmişte bulunamaz. Hiç kimse başka bir geçmiş seçemez kendine. Önemli olan tek şey rüyadan uyanmaktır. Yine de özgürlüğün peşinden koşarız, elimizden başka türlüsü gelmez ama özgürlük bir serap gibi hep bizden bir adım önde gider, hep bir sonraki anda, hep gelecektedir…”
Bir aynayı gösteren bir ayna düşünün, aslında yansıtılan hangisidir? İşte asıl soru bu. İki okur aynı kitabı okusa da aslında okudukları kitap aynı değildir; ikisi de okuduklarına kendi düşünce ve tecrübelerini katar. Kitap aslında okuru yansıtan bir ayna gibidir. Ama aynı zamanda okur da okuduğunu yansıtan bir aynadır. Böylece kitap, okuru kendini keşfetmeye davet eder.
Ayna İçinde Ayna, fantastik öykülerin iç içe geçirilip örülmesiyle oluşan, eşine rastlanmamış ustalıkta bir labirent. Michael Ende’nin “Yetişkinler İçin Bitmeyecek Öykü” olarak tanımladığı bu kitapta okur kendini tuhaf durumların ve gizemli yazgıların yanı sıra sürreal imgeler ve felsefi düşüncelerle örülmüş, tehlikelerle dolu bir anlatı dünyasında buluyor. Bu şaşırtıcı hayallerin ve fantastik öykülerin götürdüğü yeri merak edip kendini bu yola vuranlar, Michael Ende’nin büyülü labirentinden çıktıklarında dünyaya bambaşka gözlerle bakacaklar.