“Para tutkusu baş koşul Şevket. Kültür gerekli. Ama parasız kültür olmaz.”
“Kültürsüz de para bir şeye benzemiyor. Kaç tane tanıdık öylesini. Evet, pratik adamlardı. Ama hiçbirini zorunlu olmasak yanımıza bile sokmazdık, değil mi?”
“İnsanı zorunluluklar yönetir benim bildiğim.”
Sonra birden doğruldu.
“Neyse, şimdi iş zamanı, felsefeye dalarsak uzatırız. Sen bir incele bu konuyu. Ben önemli bir toplantıya gidiyorum. Bazı alanları saptamamız gerek. Artık birbirimizin iş bölgesine, iş dalına girmeye başladık. Belki pazarın darlığından, belki alanımızın iyice küçülmes
Tükendi
Gelince Haber Ver“Para tutkusu baş koşul Şevket. Kültür gerekli. Ama parasız kültür olmaz.”
“Kültürsüz de para bir şeye benzemiyor. Kaç tane tanıdık öylesini. Evet, pratik adamlardı. Ama hiçbirini zorunlu olmasak yanımıza bile sokmazdık, değil mi?”
“İnsanı zorunluluklar yönetir benim bildiğim.”
Sonra birden doğruldu.
“Neyse, şimdi iş zamanı, felsefeye dalarsak uzatırız. Sen bir incele bu konuyu. Ben önemli bir toplantıya gidiyorum. Bazı alanları saptamamız gerek. Artık birbirimizin iş bölgesine, iş dalına girmeye başladık. Belki pazarın darlığından, belki alanımızın iyice küçülmesinden...”
“Ya da bizim solcuların dediği gibi, sömürünün çok ağır olmasından.”
***
Köhnemiş bir imparatorluk tarih sahnesinden çekilip, bir halk yeni cumhuriyetini filizlendirmeye çalışırken, küpünü doldurmak derdine düşenlerin hikâyesini anlatıyor Bal Tutanlar.
Erol Toy, âdeta bir belgesel havasında, sermayenin ve politikacıların, düzenin gediklerinden sızan oyunlarını ve türlü numaralarını okurlara sunarken, başka bir Türkiye tablosu koyuyor ortaya.