Gündelik hayatımıza dokunan bir manifesto bu. İçinde yaşadığımız sistemle birlikte kişisel tercihlerimizi de sorgulamamıza yardımcı olan, üretimden tüketime, bireyden topluma, doğadan teknolojiye geniş bir çerçeveyi tartışma olanağı sunan...
Nasıl bir ihtiyaçlar hiyerarşisine tabiyiz? “İleri teknoloji” toplumsal ve bireysel olarak bizi ne kadar ilerletti? Geçerli üretim, tüketim ve yaşam tarzı, doğa-toplum metabolizmasını nasıl bozdu? Tarım ve gıda dünyasını kimler rehin aldı? Enerji sorunu ve iklim krizi, insanlığı nereye götürüyor? Bir yıkım ve katliam aracı olarak otomobiller, hayatımızı nasıl kuşattı? Ve çok daha fazlası…
Tükendi
Gelince Haber VerGündelik hayatımıza dokunan bir manifesto bu. İçinde yaşadığımız sistemle birlikte kişisel tercihlerimizi de sorgulamamıza yardımcı olan, üretimden tüketime, bireyden topluma, doğadan teknolojiye geniş bir çerçeveyi tartışma olanağı sunan...
Nasıl bir ihtiyaçlar hiyerarşisine tabiyiz? “İleri teknoloji” toplumsal ve bireysel olarak bizi ne kadar ilerletti? Geçerli üretim, tüketim ve yaşam tarzı, doğa-toplum metabolizmasını nasıl bozdu? Tarım ve gıda dünyasını kimler rehin aldı? Enerji sorunu ve iklim krizi, insanlığı nereye götürüyor? Bir yıkım ve katliam aracı olarak otomobiller, hayatımızı nasıl kuşattı? Ve çok daha fazlası…
Belki de en önemlisi: Başka bir alternatif mümkün mü?
Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto, “neyi, nerede, nasıl üretmeli, nasıl tüketmeli, nasıl yaşamalı?” soruları ekseninde, mevcut özel mülkiyet sistemine alternatifi, müştereklere dayanan yeni bir demokrasiyi de tartışıyor.
Bu özlü ve etkileyici manifestonun yazarı Fikret Başkaya’nın sözleriyle: “Eğer şeylerin ‘gerçeğini’ söylemeye niyetliyseniz, o zaman işe yalanı ve ikiyüzlülüğü teşhir ederek başlamanız, alışılmış genel algının dışına çıkmanız, şeyleri adıyla çağırma basiretini ortaya koymanız gerekecektir. Zira, ‘ilerleme’, ‘modernleşme’, ‘kalkınma’, ‘büyüme’, vb. adına artık insanlığın geleceği riske atılmış bulunuyor! Fakat, tuhaf bir çelişki de söz konusu. Dünyayı bu hale getirenler, kendilerini hala insanlığın ve uygarlığın timsali olarak sunmayı başarıyorlar!”