Türkiye Cumhuriyeti’nin yoğun dış politikasının içinde Yunanistan’ın önemli bir yeri vardır. Bunun temel sebebi Yunanistan’ın, dört yüz yıla yakın Osmanlı Devleti’nin hakimiyetinde kaldıktan sonra, 1829’da bağımsızlığını ilan etmesidir. Yunanistan sonraki süreçte Osmanlı Devleti aleyhine politikalar izlemiştir. Aynı politikalar, Türkiye Cumhuriyeti döneminde de devam etmiştir. İki devlet arasında geçmişten günümüze birçok sorun yaşanmış ve yaşanmaktadır. Özellikle iki ülke arasındaki dinî ve millî duyguların ön planda olması ve bu duyguların bastırılmasındaki zorluklar ilişkil
Tükendi
Gelince Haber VerTürkiye Cumhuriyeti’nin yoğun dış politikasının içinde Yunanistan’ın önemli bir yeri vardır. Bunun temel sebebi Yunanistan’ın, dört yüz yıla yakın Osmanlı Devleti’nin hakimiyetinde kaldıktan sonra, 1829’da bağımsızlığını ilan etmesidir. Yunanistan sonraki süreçte Osmanlı Devleti aleyhine politikalar izlemiştir. Aynı politikalar, Türkiye Cumhuriyeti döneminde de devam etmiştir. İki devlet arasında geçmişten günümüze birçok sorun yaşanmış ve yaşanmaktadır. Özellikle iki ülke arasındaki dinî ve millî duyguların ön planda olması ve bu duyguların bastırılmasındaki zorluklar ilişkileri olumsuz etkilemektedir. İki ülke arasındaki sorunlar içinde yer alan ve kitabımızın konusu olan “Batı Trakya Türkleri”, günümüzde Yunanistan sınırları içerisinde, Yunan vatandaşı olarak yaşamaktadırlar. Batı Trakya’nın sınırlarını çizmek, konuyu anlamamız açısından önemli olacaktır. Çünkü “Batı Trakya Türkleri Sorunu” dillendirirken dahi sınırlarını bilmiyoruz. Günümüzde Yunanistan sınırları içerisinde yer alan Batı Trakya, Evros ili/başkenti Dedeağaç (Aleksandropolis); Rodop (Rodopi) ili/başkenti Gümülcine (Komotini) ve İskeçe (Ksanthi) ili/başkenti İskeçe olmak üzere üç ayrı vilayetten oluşan ve çoğunlukla Türklerin yaşadığı bir bölgedir. Batı Trakya, uzun yıllar Osmanlı Devleti’nin hakimiyeti altında kalmış bir bölgedir. Osmanlı Devleti’nin son yıllarında elden çıkan topraklar arasında yer Batı Trakya, içinde bulundurduğu Türk nüfusu sebebiyle Türkiye ile bağlarını günümüze kadar koparmamıştır. I. Dünya Savaşı sonunda Lozan Barış Konferansı ile devletlerarası sorunlar çözülmeye çalışıldı. Türkiye ile Yunanistan arasında Batı Trakya Meselesi de bu sorunlar arasındaydı. Türkiye, Batı Trakya’da Türk nüfusunun çokluğuna ve Misak-ı Milli’ye dayanarak halkoyu isterken İngiltere başta olmak üzere diğer İtilaf Devletleri tarafından bu teklif kabul edilmedi. Bu durum karşısında Türkiye ve Yunanistan arasındaki “Mübadele Meselesi” gündeme geldi. 30 Ocak 1923’te Türk ve Yunan Hükümeti arasında Lozan’da Nüfus Mübadelesi Antlaşması imzalandı. İki devlet arasında yapılan antlaşmaya göre; Yunanistan’daki Türkler Türkiye’ye, Türkiye’deki Rumlar da Yunanistan’a gönderilecekti. Bununla birlikte Yunanistan’ın Batı Trakya Türkleri ile İstanbul’daki Rumlar mübadeleye dahil edilmedi. Mübadele Antlaşması’nın dışında bırakılan azınlıkların durumları ayrıca belirlendi. Lozan Barış Antlaşması’nın üçüncü kısmındaki “Ekalliyyetlerin Himayesi (Azınlıkların Korunması)” başlıklı 37-45. maddeler azınlıkların statüsünü belirledi. Bu maddelere göre azınlıklar koruma altına alınmıştır. Bu maddeler kapsamında zaman içinde sorunlar yaşanmıştır. Bu süreçten sonra iki ülke politikalarında azınlıklara yer vermeye başladı. Türkiye ve Yunanistan ilişkileri, her iki devletin kendi topraklarında yaşayan azınlıklara uyguladığı politikalarla paralellik göstermektedir. Bununla birlikte Batı Trakya Türklerinin sorunlarını; Türk Kimliği, Eğitim, Vatandaşlık, Müftülük, Vakıflar, Göç sorunu olarak sınıflandırabiliriz. Biz kitabımızda Batı Trakya Türklerini kaleme alırken Batı Trakya tarihi, Batı Trakya Türklerinin sorunları, Yunanistan ve Türkiye’nin Batı Trakya Türkleri üzerindeki politikalarına ve Batı Trakya Türklerinin Sosyo-ekonomik durumlarına değineceğiniz. Dönemin Batı Trakya’da çıkmış olan yerel gazeteleri başta olmak üzere Türkiye’de çıkan gazeteler, Cumhuriyet Arşivi ve konuyla ilgili yazılmış araştırma eserleri taranarak konunun akıcı bir şekilde okuyucuya aktarılması hedeflenmiştir.