BAY CH’de, tüketim hazcılığının insanlığa bir kültürleşme olarak dayatılması, alaycı bir mizahla ele alınıyor ve dayatmanın arkasındaki küresel sermaye gerçeği göz önüne seriliyor.Büyük bir holding kuruluşu için çalışan iki marka avcısı halk yığınlarının duygu ve düşüncelerini etkileyecek, bilinçlerini esir alacak bir sigara markası yaratmak için ruh avına çıkarlar. Sermaye sistemi tarafından ‘köleleştirilmiş insan’ ruhunda bir dolu kara delikle yaşayan insandır; yabancılaşmış, hiçleşmiş, çaresizleşmiş, bir şekilde av olmayı beklemektedir. Bu avcılık için önce şehrin varoşlarına, sonra farklı sınıf insanlarını barındıran akıl hastanesine giden ikiliyi sürprizler beklemektedir.Günümüz kapitalizminde, var olma ve yaşam etkinliği insandan ve doğadan kopup salt para kazanma ve meta edinme eylemine dönüşür. Bu yüzden insanlık mutsuzdur. Bu mutsuzluğun sorumlusu olduğunun bilincinde olan sermaye sınıfı yoksul sınıfa sanal bir mutluluk yaratmak ve onları sistem sınırları içinde tutmak için dünya üzerinde büyük bir örgütlenmeye gitmiştir. Tüketim hedonizmini temel alan bu örgütlenme reklâm ve marka ahtapotu olarak tüm insanlığın ruhunu sarmış; nefessiz bırakmıştır.Dünyada bu iş için özel yetiştirilen marka avcılarının soluğu ensemizde Mutluluğun resmini çiziyorlar insanlığa...Cam fanuslar içine tonlarca nesneyle birlikte sıkış tıkış hapsolmuş insan siluetleri; camlara yapışık, öylece ruhsuz gülümsüyorlar. Ruhları ‘Mutlak Gücün’ elinde ...