Bektaşiliğin tarihçesinin 13. yüzyıldan başladığı kabul edilmektedir. Gelişimi ise iki evreden oluşmuştur. Birinci devre 13. yüzyılda Hacı Bektaş Veli ile başlayıp 15. yüzyılın sonlarına kadar süren oluşum devresidir. İkinci devre 16. yüzyılın başında (1501) Balım Sultan ile başlayan resmen kuruluş ve kurumlaşma dönemidir. Bektaşilik bugün anladığımız anlamdaki formuna bu dönemde yaklaşmış, kurumsal yapılanmaya girmiş, istisnalar (Kalender Çelebi İsyanı 1527) hariç Osmanlı denetiminde yürümüştür.
16. yüzyılın ortalarında 1551’de Ali Paşa’nın (Sersem Ali Baba) atanmasıyla bir kırılma yaşanmış Bektaşi tarikatı
Tükendi
Gelince Haber VerBektaşiliğin tarihçesinin 13. yüzyıldan başladığı kabul edilmektedir. Gelişimi ise iki evreden oluşmuştur. Birinci devre 13. yüzyılda Hacı Bektaş Veli ile başlayıp 15. yüzyılın sonlarına kadar süren oluşum devresidir. İkinci devre 16. yüzyılın başında (1501) Balım Sultan ile başlayan resmen kuruluş ve kurumlaşma dönemidir. Bektaşilik bugün anladığımız anlamdaki formuna bu dönemde yaklaşmış, kurumsal yapılanmaya girmiş, istisnalar (Kalender Çelebi İsyanı 1527) hariç Osmanlı denetiminde yürümüştür.
16. yüzyılın ortalarında 1551’de Ali Paşa’nın (Sersem Ali Baba) atanmasıyla bir kırılma yaşanmış Bektaşi tarikatı dedegan (çelebilik) ve babagan (dedebabalık) şeklinde iki ana kolda faaliyetlerini yürütmüştür. Bu ikinci evrede ise 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kapatılması esnasında büyük darbe yiyen ve hatta kapatılan Bektaşi tekkelerinin Sultan Abdülaziz dönemiyle (1861-1876) birlikte, 1925’te Türkiye Cumhuriyeti’nin tekke ve zaviyeleri topyekûn yasaklayan kanununa kadar ki süreci tekrar canlanma dönemi olarak ayrı bir değerlendirmeye tabii tutmak gerekir. 1925’ten sonra Bektaşilik Arnavutluk merkezli gizli açık çalışmalarını yürütmüştür. Bektaşilik tarikat olma vasfını yitirse de, Balkanlarda ve Anadolu da bulunan tekkeleriyle Alevi-Bektaşiler için inanç merkezi olmaya devam etmektedir.