"Belâğat" ve "Beyan" kelimeleri ayrı ayrı köklerden türetilmiş olmakla beraber, aralarında hiçbir fark gözetilmeden, usul ve kaideleri tekâmül etmiş ilmin adı olmada eş anlam kazandıkları görülmektedir.
Aslında bu eşleşmeyi, kelimelerin lügat anlamları arasındaki yakınlık ve hatta beraberlik sağlamıştır denilebilir. Mesela birinci kelimenin köküne bağlı olarak türetilmiş olan birçok kelimenin ortak oldukları anlamlar şöyledir: Erişmek, eriştirmek, sonuca varmak, sonuçlandırmak, zihinde oluşan bilgi hamulesini sistemli bir şekilde arz edebilme gibi. İkinci kelimenin köküne bağlı olarak türetilmiş olan kelimelerin hemen hemen birl
Tükendi
Gelince Haber Ver"Belâğat" ve "Beyan" kelimeleri ayrı ayrı köklerden türetilmiş olmakla beraber, aralarında hiçbir fark gözetilmeden, usul ve kaideleri tekâmül etmiş ilmin adı olmada eş anlam kazandıkları görülmektedir.
Aslında bu eşleşmeyi, kelimelerin lügat anlamları arasındaki yakınlık ve hatta beraberlik sağlamıştır denilebilir. Mesela birinci kelimenin köküne bağlı olarak türetilmiş olan birçok kelimenin ortak oldukları anlamlar şöyledir: Erişmek, eriştirmek, sonuca varmak, sonuçlandırmak, zihinde oluşan bilgi hamulesini sistemli bir şekilde arz edebilme gibi. İkinci kelimenin köküne bağlı olarak türetilmiş olan kelimelerin hemen hemen birleştikleri manalar da şöyledir: Zahir olma, zahir kılma, zekice konuşmak, gönüldeki manaları fasihçe ortaya koymak, maksadı izhar etmek, delil ile ispatlamak vs. gibi. Şu halde, delâletleri itibariyle bu iki kelime birbirine mezcedilince, burada maksadımıza uygun olan "Zihinde oluşup açığa vurulmak istenen mananın, bilinçli ve sistemli bir tarzda karşı tarafa aktarılması" manası elde edilmiş olur. Böyle bir anlam birliği hâsıl olunca, belâğat ve beyanın insanla başladığı söylenebilir.