“İki çocuğumun ölüsünü öpeyim ki yalan! Söylediklerinin hepsi yalan.” Birden gözünün önüne Salih’in ölü bedenini öpüp kokladığı gün geldi. O an dilini lime lime doğramak istedi. Değil boşanma, assalar bile edilecek yemin miydi, diye kendinden tiksindi.
…Ziya’nın kızlarına, anneleri tarafından kalacak mirastan pay almak, yasal hakkı olsa da içinin kaldıracağı bir durum değildi. Dönüp pastayı geri vermeyi düşündü. Bir iki adım atmıştı ki senelerdir Figen’in yaptığı haksızlık yüzünden çektiği ve çekme
Tükendi
Gelince Haber Ver“İki çocuğumun ölüsünü öpeyim ki yalan! Söylediklerinin hepsi yalan.” Birden gözünün önüne Salih’in ölü bedenini öpüp kokladığı gün geldi. O an dilini lime lime doğramak istedi. Değil boşanma, assalar bile edilecek yemin miydi, diye kendinden tiksindi.
…Ziya’nın kızlarına, anneleri tarafından kalacak mirastan pay almak, yasal hakkı olsa da içinin kaldıracağı bir durum değildi. Dönüp pastayı geri vermeyi düşündü. Bir iki adım atmıştı ki senelerdir Figen’in yaptığı haksızlık yüzünden çektiği ve çekmeye devam ettiği maddi manevi sıkıntılarıyla yüzleşti. Tekrar durağa dönerken bulduğu vicdanına uygun bahaneyle yüzü güldü. “Madem hakkım alırım,” dedi.
İroniyi ustaca kullanan yazarımız daha önceki kitaplarının bazı öykülerinde olduğu gibi Ben Seher’im Hâkim Bey’de de üzücü bir yaşamı bize tebessüm ettirerek anlatıyor. Sayfalar arasında gezinirken insan ruhunun kırılgan ama bir o kadar da güçlü doğasına tanıklık ediyoruz. En ağır şartlarla sınanan ama her şeye rağmen ayakta duran karakterimiz, yaşamın dayattığı zorluklara karşı çözüm üretmeye çalışırken, bunu beceremeyince kendisinin bir oyun içinde olduğunu hayal ediyor. Kitapta gelgitlerin yaşandığı ve ilkelerin sorgulandığı zamanlara da şahit oluyoruz. Hilal Karaman karakterlerinin en derin iç dünyalarına cesurca dokunurken onların dış dünyalarını da diyalogların samimi akışıyla gözler önüne seriyor.