Nazım Hikmet’in 100. Doğum Yılı Kutlamaları onun yaşamı üzerine kapsamlı bir öğrenme, sanatını daha yakın plandan inceleme sürecini başlattı. Bu süreçte Nazım Hikmet’in şiir ya da oyunlarına göre daha az bilinen, çok az tanınan sinema ile ilişkileri de çalışma konusu oldu. Bu kitap, Nazım’ın senaryodan film yapımına, senaryolarından yapılan canlandırma ya da uzun metraj filmlere, onun üzerine gerçekleşen filmlere dek yapılanları ortaya çıkarmak için o günlerde kaleme alınmıştı…
Nazım Hikmet’in çoğu kez zorunlu geçen sinema serüveninden geride kalanlara, oyunları kadar kolayca erişmek olanaklı değil. Ayrıca geride kalanlar, onun sinema ile ilişkilerini tanımak, adlandırmak için de yeterli örnek sayılamaz. Eserlerine dayalı az say
Tükendi
Gelince Haber VerNazım Hikmet’in 100. Doğum Yılı Kutlamaları onun yaşamı üzerine kapsamlı bir öğrenme, sanatını daha yakın plandan inceleme sürecini başlattı. Bu süreçte Nazım Hikmet’in şiir ya da oyunlarına göre daha az bilinen, çok az tanınan sinema ile ilişkileri de çalışma konusu oldu. Bu kitap, Nazım’ın senaryodan film yapımına, senaryolarından yapılan canlandırma ya da uzun metraj filmlere, onun üzerine gerçekleşen filmlere dek yapılanları ortaya çıkarmak için o günlerde kaleme alınmıştı…
Nazım Hikmet’in çoğu kez zorunlu geçen sinema serüveninden geride kalanlara, oyunları kadar kolayca erişmek olanaklı değil. Ayrıca geride kalanlar, onun sinema ile ilişkilerini tanımak, adlandırmak için de yeterli örnek sayılamaz. Eserlerine dayalı az sayıdaki film, örneğin Ejder İbrahimof’un uyarladığı Bir Aşk Masalı yaygın gösterilememiştir.
Nazım’ın sinema dünyasına girimesini sağlayacak, Türkiye’den gitmeden önce yazdığı senaryoları bir yana bırakırsak, üzerinde tek durulabilecek ve yazdığı, yönettiği film Güneşe Doğru için de sadece sinema yazarı Nijat Özön’den ve Memet Fuat’tan öğrendiklerimizle bu filmin senaryosu/hikayesi kadar önemli olan, döneme damgasını vurmuş Muhsin Ertuğrul’un *tiyatromsu sineması*na alternatif film olması ve belki ilk politik sinema örneğimizin ipuçlarını taşımasıdır. Bu film, belki de Nâzım’ın *benden ciddi realist, ağırbaşlı filmler istenmedi ki* eleştirisini yaptığı filmlerin dışında tutulacak ve altına imzasını koyabileceği tek filmdir.