Beydâvî Tefsiri Arapça olduğu cihetle, bu kitapta yer alan meâl, tamamen ta-rafımızdan hazırlanmış olup, otuz yıldan bu yana Kur`an ilimleriyle meşguliyetin bir neticesidir. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Hamdi Yazır`ın meâli gibi başlıca meal-lerden de istifade edilmekle beraber, tamamen müstakil bir meâldir.
-Bilindiği gibi, tek kelimeden meydana gelen (Rahman, 64) ayeti olduğu gibi, bir sayfalık müdayene ayeti de vardır (Bakara, 282). Biz bu çalışmamızda, ayet meallerini cümlelere bölmeyi tercih ettik. Mesela (Bakara, 255). ayet olan aye-te`l- kürsî on ayrı cümleden meydana gelmiştir. Zihnin bu on cümleyi hatırda tutmas
Tükendi
Gelince Haber VerBeydâvî Tefsiri Arapça olduğu cihetle, bu kitapta yer alan meâl, tamamen ta-rafımızdan hazırlanmış olup, otuz yıldan bu yana Kur`an ilimleriyle meşguliyetin bir neticesidir. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Hamdi Yazır`ın meâli gibi başlıca meal-lerden de istifade edilmekle beraber, tamamen müstakil bir meâldir.
-Bilindiği gibi, tek kelimeden meydana gelen (Rahman, 64) ayeti olduğu gibi, bir sayfalık müdayene ayeti de vardır (Bakara, 282). Biz bu çalışmamızda, ayet meallerini cümlelere bölmeyi tercih ettik. Mesela (Bakara, 255). ayet olan aye-te`l- kürsî on ayrı cümleden meydana gelmiştir. Zihnin bu on cümleyi hatırda tutması elbette kolay değildir. Ama cümleler halinde muhatap olunduğunda daha kalıcı olmaktadır. Son yıllarda ülkemizde “kelime meâl” sistemi bazı meâl-lerle yaygınlaşmıştır. Bu sistem, Kur`an kelimelerinin anlamını öğrenmede faydalı olmakla beraber, manayı bir bütün olarak kavramada problemlere yol açmakta-dır. Çünkü zihin mevcut kapasitesini tam kullanamamakta, çatallanmakta, öyle ki bu durum konuşmasına bile yansıyabilmektedir. Bu açıdan, cümle olarak ayete muhatap olup, cümle içinde kelimeleri görmek ve anlamak çok daha faydalı ola-caktır. Nitekim eğitimde de “tümden gelim” metodu daha ön plana çıkmaktadır.
-Ayet meâlleri koyu olarak yazılmış, ihtiyaç olan yerde ise, manayı anlamayı kolaylaştırıcı ifadeler parantez içinde yer almıştır. Pek çok meâlde buna riayet edilmemesi, meâl ile tefsirin iç içe girmesine, hangisinin ayetten hangisinin tef-sirden olduğunun karıştırılmasına sebep olmaktadır.
-Melekût, kab-ı kavseyn, sidretü`l-münteha, salih amel, takva gibi genelde kavram olabilecek ifadeler aynen alınmıştır. Zira böyle kelimelerin tam bir Türk-çe karşılığı yoktur. Bunları birer kelime ile ifade etmeye çalışmak, büyük ölçüde mana kaybına yol açmaktadır. Bunların açıklamasının tefsirde yer alması, okuyu-cuyu manada derinleşmeye sevk etmektedir.
-Kur`anın meâli denizin maviliğine, tefsiri ise o denizin derinliğine benzer. Meâlde mana derinliğini yakalayabilmek çok da kolay değildir. Bu açıdan, meâl-tefsir türü çalışmaların daha faydalı olacağı kanaatindeyiz. Zaten bu eser de bu türden bir çalışma olmuştur.
-Yoğun bir mesai ve ciddi bir araştırmanın neticesinde, böyle bir meâl ortaya çıktı. Eksikleri olduğunu kabul ile beraber, bazı yenilikleri ve açılımları ihtiva et-mesiyle, Kur`anın anlaşılması yolunda ileri bir adım olacağını umuyorum. Gözü-müzden kaçan veya eksik görülen kısımları varsa, değerli okuyucuların e-mail adresime bildirmelerini istirham ediyorum.