Nöroestetiğe ve Nörosanata Giriş
En önemli beyinsel yeteneğimiz var olmayanı ‘hayal etme’dir. Estetik ve sanatın beynimizle ilişkilerini düşünebilmenin ilk şartı; çoğumuza biyoloji dersleri yoluyla sadece var olan gerçekliğin ve nesnelerin güdümünde çalıştığı öğretilen hayvani-biyolojik bir organın, nasıl olur da, var olanın bilgisinden var olmayanı hayal etme mertebesinde çalışabildiğine kafa yormaktır.
Estetik ve sanat, bu kafa yormada var olanların dünyasından var olmayanın dünyasına geçişte beynimizle gerçekleştirdiğimiz iki
Tükendi
Gelince Haber VerNöroestetiğe ve Nörosanata Giriş
En önemli beyinsel yeteneğimiz var olmayanı ‘hayal etme’dir. Estetik ve sanatın beynimizle ilişkilerini düşünebilmenin ilk şartı; çoğumuza biyoloji dersleri yoluyla sadece var olan gerçekliğin ve nesnelerin güdümünde çalıştığı öğretilen hayvani-biyolojik bir organın, nasıl olur da, var olanın bilgisinden var olmayanı hayal etme mertebesinde çalışabildiğine kafa yormaktır.
Estetik ve sanat, bu kafa yormada var olanların dünyasından var olmayanın dünyasına geçişte beynimizle gerçekleştirdiğimiz iki aşamalı insan beyni çalışmasının örneklerini oluşturur. İlk aşamayı oluşturan estetik, ‘var olan’ın dünyasından öbür uca doğru bir kalkış noktasını oluşturur. Çünkü Estetik, eski Yunanca hissetmek, algılamak anlamına gelen aisthesis sözcüğünden gelmektedir. Güzelliğin oluşturulması ve değerlendirilmesiyle ilgilenir. Beyin bilgisi diliyle bu, varlığımızın hissetme ve algılamayla ilgili parçası olan beynimizi kullanarak daha doğrusu beynimiz sayesinde güzellik kavramının oluşturulması ve değerlendirilmesidir. Diğer bir anlatımla, estetik sanata doğru gidişte var olanın izlenimleriyle kurduğumuz ilk aşamanın sonucudur.
Sanat ise en genel anlamıyla, henüz estetik duyum aşamasında ya da var olanla ilişkinin içinde olmayan, var olmayana yönelik yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak anlaşılır. Estetik ve sanat kavramlarının başına eklenen “Nöro” eki, bu iki kavramın öncüllerinin de yapımızda var olduğunu ve bu varoluşun beynimiz tarafından sağlandığını ayrıca bu varoluşsal ilişkinin çeşitli beyin hastalıklarıyla bozulabileceğini gösterir. Kitabın ön kapağında yer alan Ressam William Utermohlen’in Alzheimer hastalığının sanatında oluştuğu değişim bu ilişkinin en çarpıcı örneklerinden biridir.