Okuyacağınız bu hikâye ilk kez Paris’teki Barış Konferansı sırasında kaleme alınmıştı. Günlük olarak aldığım notlardan oluşmaktaydı. Kahire’deki komutanlarıma ilettiğim birtakım raporlarla desteklenmekteydi. 1919 yılının sonbaharında bu hikâyenin ilk taslağıyla beraber bazı notlar da kayboldu. Belki de Faysal’ın ordusunda benden başka kimse o dönemki hissiyatımızı, umutlarımızı ve çabalarımızı kaleme almayı düşünmediği için bu hikâyeyi yeniden anlatmayı tarihsel bir zorunluluk olarak görmekteydim. Böylelikle bu hikâye 1919-1920 kışında Londra’da, hafızam ve kalan notlarımın yardımıyla yeniden yazıldı. Büyük tutarsızlıklarla doluydu.
Tükendi
Gelince Haber VerOkuyacağınız bu hikâye ilk kez Paris’teki Barış Konferansı sırasında kaleme alınmıştı. Günlük olarak aldığım notlardan oluşmaktaydı. Kahire’deki komutanlarıma ilettiğim birtakım raporlarla desteklenmekteydi. 1919 yılının sonbaharında bu hikâyenin ilk taslağıyla beraber bazı notlar da kayboldu. Belki de Faysal’ın ordusunda benden başka kimse o dönemki hissiyatımızı, umutlarımızı ve çabalarımızı kaleme almayı düşünmediği için bu hikâyeyi yeniden anlatmayı tarihsel bir zorunluluk olarak görmekteydim. Böylelikle bu hikâye 1919-1920 kışında Londra’da, hafızam ve kalan notlarımın yardımıyla yeniden yazıldı. Büyük tutarsızlıklarla doluydu. Yaşanan olaylar zihnimde yer etmiş olsa da tarihler ve sayılarla ilgili detaylar dışında, işin içine bazı hatalar karışmış olabilir. Yeni menfaatlerin ortaya çıkmasıyla olayların ana hatları ve önemi de kayboldu.
Muhafaza ettiğim notlarımdan yola çıkarak tarihler ve mekânların doğru olduğunu söyleyebilirim fakat kişi isimleri konusunda aynı şeyi söyleyemem. Çıkılan bu yolculukta beraber çalıştığım bazı şahıslar kendilerini kamu görevinin sığ mezarına gömdüler. Onların isimlerini zikredebilirim fakat bazılarının benliklerini güvenlik sebebiyle korumak durumundayım. Bazı kişilerin birden çok ismi var. Bu durum ferdiyeti ortadan kaldırarak kitabın bir grup insandan ziyade çehresiz kuklalarla ilgili olduğunu düşündürebilir ancak kişinin ismini verirsem ne onu övdüğüm ne de yerdiğim için kimse bana teşekkür etmeyecektir.