Bir insan ne zaman yalnız kalır? Belki de sesini duyuramadığında. Yoksa yanında kimsesi olmayınca yalnızlaşmıyor insan, o kadar basit değil. Neyse ki değil. Sesini duyurmak mesele; konuşacak, birlikte düşünecek, illaki uzlaşmadan anlaşacak birileri… Protagoras’ın dediği gibi eğer insan her şeyin ölçüsü ise insanın da ölçüsü, yine insan. Elinizdeki bu kitap, şair Zühtü Ulukapı’nın denemelerinden oluşuyor ama “iç çatışmalarım” dediği bu yazılarda günlüklerdeki iyelik yok çünkü kendini anlatmak için başkasını, başkasını anlatmak için kendini anlatıyor. “Kişinin karşısındaki olmadan ben o
Tükendi
Gelince Haber VerBir insan ne zaman yalnız kalır? Belki de sesini duyuramadığında. Yoksa yanında kimsesi olmayınca yalnızlaşmıyor insan, o kadar basit değil. Neyse ki değil. Sesini duyurmak mesele; konuşacak, birlikte düşünecek, illaki uzlaşmadan anlaşacak birileri… Protagoras’ın dediği gibi eğer insan her şeyin ölçüsü ise insanın da ölçüsü, yine insan. Elinizdeki bu kitap, şair Zühtü Ulukapı’nın denemelerinden oluşuyor ama “iç çatışmalarım” dediği bu yazılarda günlüklerdeki iyelik yok çünkü kendini anlatmak için başkasını, başkasını anlatmak için kendini anlatıyor. “Kişinin karşısındaki olmadan ben olacağını düşünmüyorum” diyen şair, önce kendiyle, sonra bizimle, yaşamla ve değerlerle, inanışlarla, görüşlerle hesaplaşıyor. Çünkü direnerek yaşamı değiştirmek mümkün ve bir insanın iç dünyasında yalnızlaşması belki de gidilecek en tehlikeli yol. Çok geç olmadan dönmeli bu yoldan ve bu zor ama bir o kadar da keyifli iç yolculuğun ilk adımı bu denemeler olabilir.