Bu kitapta; bir çocuğun, sosyal ve fiziksel çevresiyle kurduğu ilişki sayesinde vicdan, merhamet, gelenek, görenek, din ve ahlak gibi değerlerle insan, hayvan ve tabiat sevgisini öğrenmesi, yaşadığı hayal kırıklıkları ve iç dünyasındaki çatışmalarla hayatı anlama ve anlamlandırma çabası anlatılmaktadır.
“Sevgi, hani derdin ya, insan mutlu olmak istiyorsa dünyadaki canlı cansız tüm varlıklarla bir orkestra gibi uyum içinde olmalı ve tabiatın senfonisini hep birlikte aynı ahenkle çalıp söylemeli diye... Biz de öyle yaptık. Karabela ile Bobi de katıldı bize… İbibik orkestra şefi, Dayı’nın tombul bülb&
Tükendi
Gelince Haber VerBu kitapta; bir çocuğun, sosyal ve fiziksel çevresiyle kurduğu ilişki sayesinde vicdan, merhamet, gelenek, görenek, din ve ahlak gibi değerlerle insan, hayvan ve tabiat sevgisini öğrenmesi, yaşadığı hayal kırıklıkları ve iç dünyasındaki çatışmalarla hayatı anlama ve anlamlandırma çabası anlatılmaktadır.
“Sevgi, hani derdin ya, insan mutlu olmak istiyorsa dünyadaki canlı cansız tüm varlıklarla bir orkestra gibi uyum içinde olmalı ve tabiatın senfonisini hep birlikte aynı ahenkle çalıp söylemeli diye... Biz de öyle yaptık. Karabela ile Bobi de katıldı bize… İbibik orkestra şefi, Dayı’nın tombul bülbülü ile gizemli baykuş solist oldular… Onların seslerine kekliklerin, sakaların ve diğer kuşlarınki karıştı. Güller ve çiçekler, en güzel kokularını yaydı. Çekirgeler ve cırcır böcekleri ritim tuttu, karıncalar ve uğur böcekleri oynadı, kelebekler rengârenk raks ederek uçtu. Çaydan akan su ve rüzgâr ninni söylerken yapraklar alkış tuttu. Kargalar en yükseğe çıktı, sizin gelişinizi ta uzaklardan görüp bize haber vereceklerdi.
Sizi bekledik hep, kulaklarımız kargaların sesinde, gözlerimizse bahçe girişinde ve köprü üzerinde… Türküler söylendi, oyunlar bitti. Tabiat sustu… Sizi bekledik hep birlikte, Gül Bahçesi’nde. Belki gelirsiniz, belki yolunuz düşer diye!..”