“İyi şiir yazmak hayatı ve insanı yoğun hissetmekle mümkün olabilir ancak. Duygular kalemin ucunda sözcük haline gelmeden önce kalpte hayat bulur ve şekillenir. Yazı sadece kalbin kâğıda yansımasıdır. Şiir bununla da sınırlı değildir. Kalpteki duyguların hangi sözcüklerle ifade edilebileceğini bilmek gerekir. Eskilerin zevk-i selim dedikleri estetik güzelliğe dair birikim burada devreye girer. Fahri Kaplan yeni şiir kitabında bahsettiğimiz iki işi aynadan yansıyan bir görüntünün saflığıyla ortaya koyuyor. Şiirlerinde divan edebiyatı alanındaki yoğun bilgisi hemen göz çarpıyor. Bu sayede yüzyıllar boyunca çoğalmış olan şiirsel güzelliğin b
Tükendi
Gelince Haber Ver“İyi şiir yazmak hayatı ve insanı yoğun hissetmekle mümkün olabilir ancak. Duygular kalemin ucunda sözcük haline gelmeden önce kalpte hayat bulur ve şekillenir. Yazı sadece kalbin kâğıda yansımasıdır. Şiir bununla da sınırlı değildir. Kalpteki duyguların hangi sözcüklerle ifade edilebileceğini bilmek gerekir. Eskilerin zevk-i selim dedikleri estetik güzelliğe dair birikim burada devreye girer. Fahri Kaplan yeni şiir kitabında bahsettiğimiz iki işi aynadan yansıyan bir görüntünün saflığıyla ortaya koyuyor. Şiirlerinde divan edebiyatı alanındaki yoğun bilgisi hemen göz çarpıyor. Bu sayede yüzyıllar boyunca çoğalmış olan şiirsel güzelliğin birikimini günümüz okuyucusunun önüne getirebiliyor. Söz konusu güzellik deryasından hangi damlaların döküleceğine, aşk kadehinden kaç yudum içileceğine ise şairin gönlü karar veriyor tabii ki.
Önceki eserlerinde şairlik yeteneğini ispatlamış olan Fahri Kaplan’ın Câm-ı Aşk adını taşıyan bu kitabının da okuyuculardan benzer takdiri toplayacağı anlaşılıyor. Her mısrasında Baki, Fuzuli, Galip, Yunus gibi zirve isimlerin sesini duyduğumuz şiirler kimilerince yok olduğu iddia edilen bir zevkin devam ettiğini gösteriyor. Günümüzde edebiyata musallat olan teknik kurgucu anlayışın dışında kalan, “özünde peyda olan alevle tutuşan” samimi şiirlerin şairine teşekkür etmekten başka ne denebilir ki?”