Gel ey gözüm ağla gülmezem ayruk.
Canım dosta gider gelmezem ayruk.
Ne gam bu dünyada bin kez ölürsem,
Anda ölüm olmaz ölmezem ayruk.
*Bir baktık yıllar içerisinde özel günlere ait yazılanlar çok birikmiş. Defalarca sevgililer gününü yorumlamışız farklı anlamlar vererek. Keza anneler gününü, kış ve yaz Ramazan gecelerini, bayramları, kandilleri, farklı takvimlerde yeni yılları. Bazen biz anlam atfettiğimiz için özel gün olmuş, bazen sıradan bir an içre öyle olağandışı bir zaman koridoru açılmış ki, kendiliğinden özel güne dönmüş hayat. Zaten böyle bakılınca hiçbir şeyin tekrarı olmadığını fark ediyor ve her günün özel olduğunu teslim ediyorsunuz. Hadi dedik, bari biriken yazılardan bir seçki yapalım ve zamanın dönüp
Tükendi
Gelince Haber VerGel ey gözüm ağla gülmezem ayruk.
Canım dosta gider gelmezem ayruk.
Ne gam bu dünyada bin kez ölürsem,
Anda ölüm olmaz ölmezem ayruk.
*Bir baktık yıllar içerisinde özel günlere ait yazılanlar çok birikmiş. Defalarca sevgililer gününü yorumlamışız farklı anlamlar vererek. Keza anneler gününü, kış ve yaz Ramazan gecelerini, bayramları, kandilleri, farklı takvimlerde yeni yılları. Bazen biz anlam atfettiğimiz için özel gün olmuş, bazen sıradan bir an içre öyle olağandışı bir zaman koridoru açılmış ki, kendiliğinden özel güne dönmüş hayat. Zaten böyle bakılınca hiçbir şeyin tekrarı olmadığını fark ediyor ve her günün özel olduğunu teslim ediyorsunuz. Hadi dedik, bari biriken yazılardan bir seçki yapalım ve zamanın dönüp dolaşmasından mülhem, biri diğerinin üzerinden geçmeyen açık uçlu çemberlerin sonsuzluğunda bir çerçeve çizelim. Hayatımızın özel günlerine, anlarına, yıllarına, çağlarına dair; yolculuk boyunca nerelere uğradıysak… Bazen farklı bağlamlarda, farklı anlamlara büründü aynı sözler, bazen aynı hikayelerde başka kelimelerle anlamını buldu. Velhasıl devam etti kalemin yolculuğu. Yunus’un dizeleriyle başlayıp bambaşka bir yazıda yine aynı dizelerle tamamlandı ilk halka. Zaman döndü dolaştı, her şey ‘bir’den oldu!*