Hasan Soylu, emekli bir eğitimci olarak uzun yıllara dayanan gözlemlerini, deneyimlerini, okumalarını, ve kendi düşünce dünyasında biriktirdiklerini, bu kitabında biz okuyucularla akıcı, kısa denemeler hâlinde, cömertçe paylaşıyor. Yüz yaşına giren Cumhuriyet’imizin yetiştirdiği bu değerli öğretmen, tam da kurucu iradenin arzu ettiği gibi özgürce düşünerek ve yazarak kendi biçemi ve tarzıyla yerelden evrensele sesleniyor. Yazar, bu ses ile yazın dünyamızda kendi özgün izini bırakıyor. Okuyucu olarak bizlere de bu izlerin peşine düşmek ve kendi yol haritamızı çizmek kalıyor. Ne mutlu bizlere ki ondan esi
Tükendi
Gelince Haber VerHasan Soylu, emekli bir eğitimci olarak uzun yıllara dayanan gözlemlerini, deneyimlerini, okumalarını, ve kendi düşünce dünyasında biriktirdiklerini, bu kitabında biz okuyucularla akıcı, kısa denemeler hâlinde, cömertçe paylaşıyor. Yüz yaşına giren Cumhuriyet’imizin yetiştirdiği bu değerli öğretmen, tam da kurucu iradenin arzu ettiği gibi özgürce düşünerek ve yazarak kendi biçemi ve tarzıyla yerelden evrensele sesleniyor. Yazar, bu ses ile yazın dünyamızda kendi özgün izini bırakıyor. Okuyucu olarak bizlere de bu izlerin peşine düşmek ve kendi yol haritamızı çizmek kalıyor. Ne mutlu bizlere ki ondan esinlenerek benzer bir düşün yolcuğuna, ama zihnimizde ama yazarak, artık kendimiz de çıkabiliriz.”
Prof. Dr. Eyüp Özveren, Öğretim Üyesi (E)
“Tanık olmak ve şahit olmak birbirleri ile irtibat kuran, ancak farklı anlam ve algı dünyalarına işaret eden iki kavram olarak öne çıkar. Tanıklık pek çok defalar tesadüfi ve şekilsel bir olay örgüsü ile ilişkilendirilirken, ‘şahitlik’ ise çok daha gönülden, içselleştirilmiş, işlenmiş, üzerinde düşünülmüş ve yorumlanmış bir ‘anı’ bize yansıtır. Söz konusu şahitlikte, şahit olan kişinin hayat görüşü ve birikimi ile şahit olunan olay âdeta bütünleşir ve tüm zamanlar ile tüm kişiler için geçerli olabilecek hayat dersleri bu ‘şahitlik’ üzerinden filizlenir. İşte Hasan Soylu, bu kıymetli eserinde ‘hayata’ dair şahitliklerini büyük bir samimiyet, incelik ve olgunlukla paylaşmaktadır. Bu şahitlikler edebiyattan bilime, sanattan tarihe kadar çok geniş bir konu yelpazesiyle bilgece bir iletişim kurmakta, ama kanımca esas kıymetini merkezine tüm şartlarda insanı almasında bulmaktadır. Bir ‘usta’ eğitimcinin insana dair şahitlikleri, hepimize paha biçilmez bir hazinenin anahtarlarını sunuyor. Hayattan damıtılarak oluşturulmuş bu doyumsuz bilgi, tecrübe ve irfan sofrasından hepimizin alacağı bir pay olacaktır.”
Prof. Dr. Cenk Güray,
Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı
Öğr. Üyesi; Anadolu Müzik Kültürleri Derneği Başkanı