Kitapta okuyacağınız anı - hikâye ve yaşanmışlıkların kısa olanlarının pek çoğu, çay ocaklarında çayla demlendiğim zamanlarda yazıldı.
Çay hayatımın çok önemli bir bileşenidir çünkü.
Mamak’ta yattığım yıllarda, her türlü işkencenin yanı sıra, çaysızlık da çok büyük bir işkenceydi benim için.
İdarenin çay gönderdiği zamanlarda ‘Çay görevlileeriiiii!’ diye haykırışlarımı cürümler hâlâ unutmam
Tükendi
Gelince Haber VerKitapta okuyacağınız anı - hikâye ve yaşanmışlıkların kısa olanlarının pek çoğu, çay ocaklarında çayla demlendiğim zamanlarda yazıldı.
Çay hayatımın çok önemli bir bileşenidir çünkü.
Mamak’ta yattığım yıllarda, her türlü işkencenin yanı sıra, çaysızlık da çok büyük bir işkenceydi benim için.
İdarenin çay gönderdiği zamanlarda ‘Çay görevlileeriiiii!’ diye haykırışlarımı cürümler hâlâ unutmamışlardır sanırım.
Her gün, bir şekilde salaş bir çay ocağında oturup, çay içerken telefonumla ya da zihnimle hikâyeler yazmak, vazgeçilmez alışkanlığımdan olmuştur zaman içinde.
Çayımı yudumlarken o gün yaşadığım ve kalbimde izler bırakan an’ları, yaşanmışlıkları hikâyeleştiririm.
Tahmin edersiniz ki, bu hikâyeler hayli fazladır.
Çünkü hayatın unutulmayacak an’ları çok fazladır.
Hikâyelerim anılaşmış an’lardan oluşuyor.
Küçücük görünen, büyük an’lardan.
O nedenledir ki kitabın ismini de ‘Boyundan Büyük Hikâyeler’ olarak belirledim.
Ve genellikle çay ocaklarında kendimle konuşmalar sonucunda ortaya çıktıkları için ‘Çay Ocağından Fısıltılar.’
Bitmedi.
Bir de arka sayfa başlığı olarak ‘Kendimle Konuşmalar’.
Ki kendinizle konuşmadan, dertleşmeden ve hatta kavga bile etmeden bu işin içinden sıyrılabilmek göründüğü kadar kolay değildir öyle.
Aslında ön ve arka kapaklardaki üç başlıkta, üç ayrı kitabın konusu olabilirdi.
Gerçi baştan bu yana öyle düşünüyordum fakat son anda bunları birleştirmek istedim.
Sevgiyle…