Dişlerimin arasında dutun ezilmesi, bana tarifini tam yapamadığım, sınırları meçhul bir haz veriyor. Ağacın dalları eğri büğrü budanmış, iş bilmezin biri uğramış yöresine diye aklımdan geçiriyorum. Buraya neden geldiğimi tekrar soruyorum. Sanki kafamı bir toplayabilsem, şu sokaklarda yürüsem bana bu gelişin sebebini bir şeyler hatırlatacak. İnsan, zihnini zorlarsa her şeyi başarabilir; bu yalanı da nereden, kimden duydum hiç bilmiyorum. İlk sahibini bilmediğimiz ne çok yalan var, insan kendine söylediği yalanları bile bir vakit sonra sanki çok önceleri bir büyüğünden duyduğu nasihatmiş gibi karşılamıyor mu? Hapşu!
“Sustukları, s
Tükendi
Gelince Haber VerDişlerimin arasında dutun ezilmesi, bana tarifini tam yapamadığım, sınırları meçhul bir haz veriyor. Ağacın dalları eğri büğrü budanmış, iş bilmezin biri uğramış yöresine diye aklımdan geçiriyorum. Buraya neden geldiğimi tekrar soruyorum. Sanki kafamı bir toplayabilsem, şu sokaklarda yürüsem bana bu gelişin sebebini bir şeyler hatırlatacak. İnsan, zihnini zorlarsa her şeyi başarabilir; bu yalanı da nereden, kimden duydum hiç bilmiyorum. İlk sahibini bilmediğimiz ne çok yalan var, insan kendine söylediği yalanları bile bir vakit sonra sanki çok önceleri bir büyüğünden duyduğu nasihatmiş gibi karşılamıyor mu? Hapşu!
“Sustukları, susamadıkları, anlatamadıklarıyla sıradanlığın içinde kalmış insanların sıradışı öykülerini anlatan yazar, okuyucusu için de derin bir görünürlük sunuyor.”
Melike Kara