Hıristiyan keşişlerinin pîri kabul edilen Antonius (251-356), ruhban hayatı yaşamak için 280’li yıllarda Mısır çöllerine çekilir. Hıristiyan geleneği bu hadiseyi Hıristiyan manastırlarının başlangıcı kabul eder. Tanrı’ya kavuşmak, Hıristiyanlığın sunduğu manevi kurtuluşa erişmek gibi yüce gayelerle pek çok Hıristiyan manastırlara çekilir; evlenmemeye, sosyal hayatın nimetlerini terk etmeye ve bedeni tüm zevklerden feragat etmeye yemin ederler. Bu fedakârlıkları bedeni disipline etmek, nefsi kontrol altına alıp ruhu güçlendirmek adına hayatları boyunca devam ettirirler. Dinler Tarihi terminolojisinde bu yaşam tarzına asketizm denilir.
Aslında asketik yaşam Hıristiyanlar arasında ilk asırdan beri uygulanmasına karşın bu yaşamın kurumsal olarak tatbik edildiği mekânlar olan manastırlar dördüncü asırda ortaya çıkmıştır. Elinizdeki kitap Hıristiyan asketizminin gelişim sürecini, Mısır’da ilk manastırların oluşum hikâyesini, onları doğuran kültürel ve dini ortamı da dikkate alarak ele alıyor. Yazar bu gelişim süreciyle ilgili modern araştırmaların sunduğu perspektifleri de analiz ederek, manastır asketizminin Kutsal Kitap ve Yahudi geleneği kadar Helenistik kültürün antropolojik ön kabullerinden nasıl beslendiğini de ortaya koyuyor.