Hamza Demir, Göteborglu. 12 Eylül askerî faşist rejim ortamında onun kaderinde de Adıyaman Tut’tan İsveç’e savrulmak varmış. Ama yaşamını kurdu, kök saldı orada, hatta Sol Partiden mebus da oldu bir dönem. Ama İthaka’sı Tut’u hiç unutmadı.
“Mayamın yoğurulduğu yer,” diyor Hamza Demir, Tut için. 1975-81 arasında çeşitli yerlerde öğretmenlik yapmışken darbenin işkencehaneleri ve cezaevleriyle tanıştı, sıkıyönetimce mesleğinden atıldı, yeniden tutuklanma tehdidi doğunca niceleri gibi göç yollarına düştü. Ama bağ hep sağlam kaldı. Böylece Göteborg
Tükendi
Gelince Haber VerHamza Demir, Göteborglu. 12 Eylül askerî faşist rejim ortamında onun kaderinde de Adıyaman Tut’tan İsveç’e savrulmak varmış. Ama yaşamını kurdu, kök saldı orada, hatta Sol Partiden mebus da oldu bir dönem. Ama İthaka’sı Tut’u hiç unutmadı.
“Mayamın yoğurulduğu yer,” diyor Hamza Demir, Tut için. 1975-81 arasında çeşitli yerlerde öğretmenlik yapmışken darbenin işkencehaneleri ve cezaevleriyle tanıştı, sıkıyönetimce mesleğinden atıldı, yeniden tutuklanma tehdidi doğunca niceleri gibi göç yollarına düştü. Ama bağ hep sağlam kaldı. Böylece Göteborg ile Tut arasında dayanışma köprüsü kurmayı da başardı.
Hazmza Demir, elinizdeki kitapla şimdi de Tut’un kuşakları arasındaki köprü için çabalamakta. “Çünkü,” diyor “halen kasabanın, kuşaklar arası kültür bağlarını kuracak ne tarihi belgeleri, arşivi, ne de gezilecek bir müzesi var.” “Deli Payam” ile başlıyor anlatısına. Gizemli Adıyaman’ın Tut’una, kadim kültürüne, bademinden “eşgere” olanına, açık sözlüsüne, “ayrıksağa” (aykırı) olanına, “yolunu şaşırmış”ına, selam olsun.