“Bu kalp seni unutur mu?”
Fikret Kızılok televizyon için bir deniz dizisi çekmek istiyordu ve bir yazara ihtiyacı vardı. Tanışmamızın ardından ona deniz fenerleri projesini hazırladım. Fikret “Harika!” deyince de altı ayda diziyi yazdım. Ne yazık ki bizim dışımızda gelişen talihsiz nedenlerle proje hayata geçemedi ancak biz Fikret’le hayalimizde o projeyi defalarca çekmiştik. O günlere gidip “Belgesel olmazsa roman olur...” dedim ve bu kitabı yazdım. Demem şu ki hayatıma Fikret Kızılok girmeseydi bu roman olmazdı. Ah Fikret, bu kalp seni nasıl unutur?
Tükendi
Gelince Haber Ver“Bu kalp seni unutur mu?”
Fikret Kızılok televizyon için bir deniz dizisi çekmek istiyordu ve bir yazara ihtiyacı vardı. Tanışmamızın ardından ona deniz fenerleri projesini hazırladım. Fikret “Harika!” deyince de altı ayda diziyi yazdım. Ne yazık ki bizim dışımızda gelişen talihsiz nedenlerle proje hayata geçemedi ancak biz Fikret’le hayalimizde o projeyi defalarca çekmiştik. O günlere gidip “Belgesel olmazsa roman olur...” dedim ve bu kitabı yazdım. Demem şu ki hayatıma Fikret Kızılok girmeseydi bu roman olmazdı. Ah Fikret, bu kalp seni nasıl unutur?
Yelkenler yükseldiğinde, deniz fenerleriyle çizilmiş bir harita eşliğinde kendi efsanelerini yazmaya karar veriyor genç denizciler... Antik limanlardan balıkçı kasabalarına, her biri geçmişin izlerini taşıyan bu fenerler, genç yelkencilerin ve romanı okuyanların hayatına dokunan sırlarla dolu.
Sergun Ağar, büyülü ve akıcı diliyle okurları, İstanbul’dan başlayıp Datça’da biten bir deniz yolculuğuna davet ediyor.