Hüseyin’e son darbeyi Enes oğlu Sinan vurmak istiyordu ama Şemir, önce davranıp Hüseyin’in kinden arınmış göğsüne ayağıyla bastı. Yerde baygın yatan Hüseyin gözlerini açarak "Ey bedbaht! Sen kimsin?" diye sordu. Soruya "Ben, Şemir-i Zi’l Cevşen’im" karşılığı geldi. Hüseyin, "Temiz olmayan yüzünün üstündeki örtüyü kaldır da seni göreyim" deyince o bedbaht, zırhının baş bölümünü açıp çirkin yüzünü gösterdi. Dişlerinin, domuz dişleri gibi pis ağzından dışarı taştığını gören Hüseyin, "Tanrının elçisi doğru söyledi" dedi. Bu, bir belirtiydi. Ç&uum
Tükendi
Gelince Haber VerHüseyin’e son darbeyi Enes oğlu Sinan vurmak istiyordu ama Şemir, önce davranıp Hüseyin’in kinden arınmış göğsüne ayağıyla bastı. Yerde baygın yatan Hüseyin gözlerini açarak "Ey bedbaht! Sen kimsin?" diye sordu. Soruya "Ben, Şemir-i Zi’l Cevşen’im" karşılığı geldi. Hüseyin, "Temiz olmayan yüzünün üstündeki örtüyü kaldır da seni göreyim" deyince o bedbaht, zırhının baş bölümünü açıp çirkin yüzünü gösterdi. Dişlerinin, domuz dişleri gibi pis ağzından dışarı taştığını gören Hüseyin, "Tanrının elçisi doğru söyledi" dedi. Bu, bir belirtiydi. Çünkü Muhammed, rüyasında Hüseyin’in katilini görmüş, öldürüleceği zamanı bildirmişti. "Ey Şemir! Beni sen öldüreceksin. Bu, benim alın yazım. Fakat, bana, ne vakti, günlerden ne gün, aylardan hangi ay olduğunu söyle." "Muharrem ayı, Cuma günü ve namaz vaktidir."