Elinizdeki eser, dindarlık olgusunu sosyolojik bağlamda ve ülkemizdeki manzarayı da yansıtacak şekilde tartışmaya çalışmaktadır. Şüphesiz samimi bir şekilde bağlanılan ve yaşanan din ve bu tarz bir dindarlık anlayışı, eşref-i mahlûk olan insana tutum ve davranışlar açısından birçok müspet özellikler kazandırır. Allah’ın emir ve yasaklarını şeklen değil; samimiyet, ihlas ve takva içerisinde yerine getiren insan, fazilet prensiplerine sahip bir karakter yapısına kavuşur. Aynı zamanda da menfi yönelimlerden ve ahlaki düşkünlüklerden kendisini uzak tutar. Dolayısıyla irfanla harmanlanmış ahlak dindarlığının öncelenmesi ve hedef o
Tükendi
Gelince Haber VerElinizdeki eser, dindarlık olgusunu sosyolojik bağlamda ve ülkemizdeki manzarayı da yansıtacak şekilde tartışmaya çalışmaktadır. Şüphesiz samimi bir şekilde bağlanılan ve yaşanan din ve bu tarz bir dindarlık anlayışı, eşref-i mahlûk olan insana tutum ve davranışlar açısından birçok müspet özellikler kazandırır. Allah’ın emir ve yasaklarını şeklen değil; samimiyet, ihlas ve takva içerisinde yerine getiren insan, fazilet prensiplerine sahip bir karakter yapısına kavuşur. Aynı zamanda da menfi yönelimlerden ve ahlaki düşkünlüklerden kendisini uzak tutar. Dolayısıyla irfanla harmanlanmış ahlak dindarlığının öncelenmesi ve hedef olarak görülmesi gerekir. Nitekim Hz. Muhammed (s.a.s.), bu konudaki çerçeveyi çok açık bir şekilde ifade etmiştir: “Peygamber Efendimiz, ‘din samimi olmaktır’ buyurarak bunu üç kez tekrar etti. Kimler için diye sordular. ‘Allah için, O’nun kitabı için, Peygamberi için, Müslümanların yöneticileri için ve umumu için’ diyerek cevap verdi”.