Duygular, doğumdan ölüme kadar hayatımızın her anına eşlik eder. Ağlayarak başlattığımız duygu serüvenimiz annemizin sevinciyle birleşmekte, yaşamın son bulduğu ölüm anında ise yas, üzüntü ve melankoliye dönüşmektedir. Kimilerine göre kalıtsal olarak var olan duygular kimilerine göre ise kültürel olarak öğrendiğimiz bir toplumsal özelliktir. Hatta duyguların evrensel olduğuna dair iddiaların olduğu da unutulmamalıdır. Duygular, hayatımızın her anına bu kadar sinmişken sosyoloji duyguların önemini ancak 1970’lerde keşfetmiştir. İlk olarak psikoloji, psikiyatri ve felsefenin konusu olarak görülen duygular &ccedi
Tükendi
Gelince Haber VerDuygular, doğumdan ölüme kadar hayatımızın her anına eşlik eder. Ağlayarak başlattığımız duygu serüvenimiz annemizin sevinciyle birleşmekte, yaşamın son bulduğu ölüm anında ise yas, üzüntü ve melankoliye dönüşmektedir. Kimilerine göre kalıtsal olarak var olan duygular kimilerine göre ise kültürel olarak öğrendiğimiz bir toplumsal özelliktir. Hatta duyguların evrensel olduğuna dair iddiaların olduğu da unutulmamalıdır. Duygular, hayatımızın her anına bu kadar sinmişken sosyoloji duyguların önemini ancak 1970’lerde keşfetmiştir. İlk olarak psikoloji, psikiyatri ve felsefenin konusu olarak görülen duygular çok sonradan sosyolojinin çalışma alanı haline gelmiştir. Biz de sosyolojinin kurucu isimlerinden Emile Durkheim ve Max Weber’de duyguların izini sürdük.
Bu çalışmayla Türkiye’de son yıllarda artan ilgiye rağmen diğer alt alanlara göre zayıf kalan duygular sosyolojisinin gelişimine bir katkı sunmak istedik.