Günümüzü otoriter, despot yönetimler ve oluşturdukları sosyal, siyasal, hukuksal iklim belirliyor. Yaşatmaya dayalı biyopolitikadan, öldürmeye, yok etmeye dayalı nekropolitikaya doğru akan ürkütücü bir zamanın içerisindeyiz. Savaş tekrar kutsanan bir değer oldu ve olağanüstü hali olağanlaştırıp hem içe hem dışa yönelik diktatörce uygulamaları alabildiğine serbest bıraktı. Keyfilik, belirsizlik, kontrolsüzlük, tutarsızlık, tekinsizlik, yeni dünya düzeninin sosyo politik özelliklerine dönüştü. Düşmanlığın iktidarını savuşturup barışın ortak hükmünü ve çelebiliğini inşa edemezsek bu zehi
Tükendi
Gelince Haber VerGünümüzü otoriter, despot yönetimler ve oluşturdukları sosyal, siyasal, hukuksal iklim belirliyor. Yaşatmaya dayalı biyopolitikadan, öldürmeye, yok etmeye dayalı nekropolitikaya doğru akan ürkütücü bir zamanın içerisindeyiz. Savaş tekrar kutsanan bir değer oldu ve olağanüstü hali olağanlaştırıp hem içe hem dışa yönelik diktatörce uygulamaları alabildiğine serbest bıraktı. Keyfilik, belirsizlik, kontrolsüzlük, tutarsızlık, tekinsizlik, yeni dünya düzeninin sosyo politik özelliklerine dönüştü. Düşmanlığın iktidarını savuşturup barışın ortak hükmünü ve çelebiliğini inşa edemezsek bu zehir herkesin damarlarına zerk olunacak. Şiddet ile yasa, kural ile istisna, savaş, güvenlik ve özgürlük halleri arasındaki ilişkilerin hangi yeni terimlerle karşılanabileceğini ve bütün canlıları kapsayacak bir politikanın ve ortak soyağacının hangi temeller üzerine kurulabileceğini sormak zorundayız.