Epiktotes, başlangıçta bir köledir. Üstelik topaldır da. Zalim efendisi bir gün bir kıskaçla bacağını bükerek kendince eğlenir. Zavallı esir Epiktotes, efendisine *Efendim, kıracaksınız!* der. Efendi hiç istifini bozmadan eğlencesine devam eder ve en sonunda bacağını kırar. Epiktetos hiçbir acı ve sıkıntı emaresi göstermeden büyük bir soğukkanlılıkla, *Efendim söylemiştim, kırdınız!* der. Bu olay, Hz. İsa’nın dirilten soluğundan ve Hz. Eyyûb’un direşken sabrından bir esintiyi dalgalandırır gönlümüzde. Çünkü bedeniyle köle, bilgeliğin bilinciyle hür; bir *bilgi sevici* olmaktan çok, *bilginin kendisi* olan bu adam, bütün felsefeyi şu cümleyle özetler: *Felsefeyle uğraşıyorum deme, kendimle uğraşıyorum de.* Peki ama nasıl?
Tükendi
Gelince Haber VerEpiktotes, başlangıçta bir köledir. Üstelik topaldır da. Zalim efendisi bir gün bir kıskaçla bacağını bükerek kendince eğlenir. Zavallı esir Epiktotes, efendisine “Efendim, kıracaksınız!” der. Efendi hiç istifini bozmadan eğlencesine devam eder ve en sonunda bacağını kırar. Epiktetos hiçbir acı ve sıkıntı emaresi göstermeden büyük bir soğukkanlılıkla, “Efendim söylemiştim, kırdınız!” der. Bu olay, Hz. İsa’nın dirilten soluğundan ve Hz. Eyyûb’un direşken sabrından bir esintiyi dalgalandırır gönlümüzde. Çünkü bedeniyle köle, bilgeliğin bilinciyle hür; bir “bilgi sevici” olmaktan çok, “bilginin kendisi” olan bu adam, bütün felsefeyi şu cümleyle özetler: “Felsefeyle uğraşıyorum deme, kendimle uğraşıyorum de.” Peki ama nasıl?