“Burcu: Pişmanlıklarınızı çok düşündünüz mü hastanede?
Selim: Düşünmeden pişmanlıklar gelip tokat attılar. Biri bitiyor, diğeri başlıyor. Hâlâ da öyle. Tam uykuya dalarken veya uyanınca, televizyona bakarken... Ama değiştiremiyor insan hiçbir şeyi.”
Kaygılar ortasında yaşama tutunmaya çalışan bir anlatı...
Selim İleri hastane ve hastane sonrası günlerini en iyi bildiği şeyle, edebiyatla sorguluyor. Tek bir anla değişen küskün, örtük hayatına bakarken kırgınlıklarını, pişmanlıklarını, mutluluklarını, incittiklerini bir bir gözünün önüne getiriyor.
Düşüşten Sonra, &cce
Tükendi
Gelince Haber Ver“Burcu: Pişmanlıklarınızı çok düşündünüz mü hastanede?
Selim: Düşünmeden pişmanlıklar gelip tokat attılar. Biri bitiyor, diğeri başlıyor. Hâlâ da öyle. Tam uykuya dalarken veya uyanınca, televizyona bakarken... Ama değiştiremiyor insan hiçbir şeyi.”
Kaygılar ortasında yaşama tutunmaya çalışan bir anlatı...
Selim İleri hastane ve hastane sonrası günlerini en iyi bildiği şeyle, edebiyatla sorguluyor. Tek bir anla değişen küskün, örtük hayatına bakarken kırgınlıklarını, pişmanlıklarını, mutluluklarını, incittiklerini bir bir gözünün önüne getiriyor.
Düşüşten Sonra, çok sevilmiş bir yazarın alabildiğine yorgun iç dünyasını açıklıkla sunduğu bir kitap. Bu gizlisiz saklısız iç dökümünde insanlığın zaafları, acıları, düşbozumları, yitik sevinçleri içtenlikle dile getiriliyor.
“Akşama az kaldı. Akşam uzun koridorlarda hastalar tek başlarına. Akşamla birlikte yarını bekleyeceğim: Yarın yine gelecekler mi? Hep yarın! Hep yarın olsun! Yarın olsun! Belki yine gelirler...”