Hayattaki yolculuğumuz boyunca duygular, neredeyse kaçınılmaz bir şekilde inançlarımızda ve eylemlerimizde kendilerini göstererek insan yaşamının önemli bir parçası olmuştur. Her ne kadar uzun yıllar mantığın karşısında konumlandırılsa da 20. yüzyıl sonunda yapılan çalışmalar duyguların rasyonalite karşıtı olmadığını göstermiştir. Duyguların siyasetteki rolü sosyal bilimlerde yeni ama sıradışı bir konu olarak giderek ilgi çekmekte ve gelişmektedir. Duyguların en büyük etki alanlarından biri ise post-modern dönemde dikkatleri üzerine çeken kararsız seçmenin siyasi kararları olmuştur. Kararsız seçmenler uzun zam
Tükendi
Gelince Haber VerHayattaki yolculuğumuz boyunca duygular, neredeyse kaçınılmaz bir şekilde inançlarımızda ve eylemlerimizde kendilerini göstererek insan yaşamının önemli bir parçası olmuştur. Her ne kadar uzun yıllar mantığın karşısında konumlandırılsa da 20. yüzyıl sonunda yapılan çalışmalar duyguların rasyonalite karşıtı olmadığını göstermiştir. Duyguların siyasetteki rolü sosyal bilimlerde yeni ama sıradışı bir konu olarak giderek ilgi çekmekte ve gelişmektedir. Duyguların en büyük etki alanlarından biri ise post-modern dönemde dikkatleri üzerine çeken kararsız seçmenin siyasi kararları olmuştur. Kararsız seçmenler uzun zamandır önemli bir araştırma konusu haline gelmiştir. Kararsız seçmen önceleri “siyasi tavırsızlar (non-attitudes)” ve “ideolojik olarak tarafsızlar (ideological non-attitudes)” olarak literatürde yer alsa da post-modern zamanlarda “değişken” oy tercihi üzerinden tanımlanmıştır. Bu değişken ruh hali üzerinde şüphesiz en önemli etkenlerden biri değişken duygulardır. Peki siyasetçilerin verdiği duygusal mesajlar kararsız seçmeni nasıl etkiler? Sosyal medyada yayınlanan duygu içerikli paylaşımlar oy tercihlerini değiştirebilir mi? TÜBİTAK destekli doktora tezinden üretilen kitap, bu soruların cevaplarını aramaktadır.