Günümüz Genel Edebiyat Bilimi’nde olduğu gibi Türk Edebiyatı’nda da kabul edilen anlayışa göre, sanat vasfını bütünüyle yitirmeyen, lakin bir bilim olarak da kabul edilen Edebiyat’ın Edebiyat Teorisi, Edebiyat Tarihi, Edebiyat Eleştirisi, Edebiyat Sosyolojisi, Edebiyat Psikolojisi, Karşılaştırmalı Edebiyat, Edebiyat (Öğretimi ve Eğitimi) ile Edebiyat Felsefesi gibi çeşitli alt dalları vardır.
Tarihsel gelişimi açısından olaya yaklaşılacak olursa, Türk Edebiyatı’nda Sümbülzade Vehbî (öl.1809)’nin 1791’de kaleme aldığı Lütfiyye adlı eserinden, Batı Edebiyatı’nda ise 1830’lardan, özellikle Almanya’da ‘edebiyat bilimi’nin (literaturwissenschaft) ilk kez kullanıldığı 1842 yılından itibaren bilim haline gelen Edebiyat, tarihsel sür
Tükendi
Gelince Haber VerGünümüz Genel Edebiyat Bilimi’nde olduğu gibi Türk Edebiyatı’nda da kabul edilen anlayışa göre, sanat vasfını bütünüyle yitirmeyen, lakin bir bilim olarak da kabul edilen Edebiyat’ın Edebiyat Teorisi, Edebiyat Tarihi, Edebiyat Eleştirisi, Edebiyat Sosyolojisi, Edebiyat Psikolojisi, Karşılaştırmalı Edebiyat, Edebiyat (Öğretimi ve Eğitimi) ile Edebiyat Felsefesi gibi çeşitli alt dalları vardır.
Tarihsel gelişimi açısından olaya yaklaşılacak olursa, Türk Edebiyatı’nda Sümbülzade Vehbî (öl.1809)’nin 1791’de kaleme aldığı Lütfiyye adlı eserinden, Batı Edebiyatı’nda ise 1830’lardan, özellikle Almanya’da ‘edebiyat bilimi’nin (literaturwissenschaft) ilk kez kullanıldığı 1842 yılından itibaren bilim haline gelen Edebiyat, tarihsel süreç içerisinde çeşitli bilim dalları ile ilişki kurarak kendine özgü alt dallarını oluşturmuştur. İşte bunlardan biri de Edebiyat Felsefesi’dir.
Özgün bir çalışma ortaya koymak amacıyla, 13 Kasım 2012’den beri ciddî ve yoğun bir gayret ile üzerinde çalışılarak tamamlanan ve toplam beş bölümden ibaret olan ‘Edebiyat Bilimi ve Modern Türk Edebiyatında Edebiyat Felsefesi’ adlı bu çalışma, analitik bakış açısından Felsefe ve Edebiyat’ın bir alt bilim dalı olarak Edebiyat Felsefesini ‘edebiyat estetiği’ dahil bütün alt kolları ile birlikte ‘kuramsal’ olarak konu edinmekte ve maziye ait olanlar dahil mevcut bilgi birikimimizi, değerlerimizi ve yetiştirdiğimiz entelektüellerimizi dikkate alarak bütüncül bir yaklaşımla incelemektedir.